Wednesday, July 5, 2017
YENİDEN MERHABA....
Neredeyse on koca yıl ve ne çok şey yaşandı... Ne çok şey öğrendim ve hala da öğreniyorum.. Hayat öğretisi bitmiyor, öğrendikçe olgunlaşıyor, büyüyor, bazen aksine küçülüp çocuklaşıyor ve hatta şımarıyoruz..
Yeniden devam etme isteğindeyim.. Yine karman çorman paylaşımlar olacak ve bu defa kendimden de bir şeyler paylaşmak, duygularımı ifade etmek istiyorum..
Ve yeniden merhaba DİLEK KUTUSU :))
Tuesday, April 22, 2008
Herry ‘08 ilkbahar-yaz
İlkbahar ’ın serin esintileriyle yumuşacık dokunuşlu trikoların dansı görülmeye değer..
2008 İlkbaharında’da her ortama şıklığı ile uyum sağlayan bayanların tercihi yine trikolar.
Trikolarda bu yıl trend; puanlı, dökümlü, ajurlu, çizgili, kurdelalı modeller hem sezonun ayrıntılına değinirken, dekolte modellerde ise şıklığı tamamlayan detaylar göz alıyor.
Çok sevilen Herry Soft markalı trikolar yumuşak, şık, elegant duruşları ve bir çok renk seçeneği ile mağazalarında alıcılarını sabırsızlıkla bekliyor...





Monday, April 21, 2008
PORTO (Portekiz)

Bu şehrin en ilginç yeri neresidir?
Herhangi bir zorunluluktan dolayı oraya ulaştığımızda da otelin resepsiyon memuruna "Bu şehrin en ilginç yeri neresidir?" türünden zarif bir soru yöneltebiliriz. Porto'da kaldığım otelin resepsiyonundaki kadın hemen kontuarın arkasından çıkardığı haritaya eliyle önce otelimizin yerini, ardından da şehrin görülmesi zorunlu olan bölgesini çizmişti. Ben de içimden, "Bakalım güzel bir ışık yakalayabilir miyim?" diye geçirmiştim. Ne de olsa Atlantik kıyısındaydık ve havadaki bulutlar hiç bitmeyecek gibiydi. Gündüz kentin 25-50 km civarındaki fabrikaları ziyaret ediyorduk. Dereli tepeli ve de yemyeşil bir doğa içine serpiştirilmiş ufak tefek işletmelerdi bunlar da ve çevredeki tarlalar, köyler ve ağaçlıklarla bir sanayi tesisi ne kadar uyum gösterebilirse o kadar uyum içindeydiler. Kendi başına bir araştırma ve yazı konusu olacak kadar ilginç gelmişti.Son akşam, günün batımına iki saat kala kendimi haritada işaretlenmiş yerde buldum. Şehrin ortasından akıp Atlantik'e dökülen Rio Douro'nun kıyısındaki eski kente gidiyordum. Bir de ünlü Fransız mühendis Eiffel'in yaptığı köprüyü görecektim. O da eski kentin bir parçasıymış. Yerel temsilcimin arabasından akşamın saat yedisinde indiğimde, daha fazla ilerleyemediğimiz ana cadde daha çok bir belediye otoparkına benziyordu. Onu, aslında yürüyerek çok daha çabuk gidebileceğime güç bela ikna edebilmiştim.
Eiffel'in köprüsü
Porto kenti ızgara planla yapılmış, yani caddelerin sokakları dik açıyla kestiği bir kent değil. Bu açıdan biraz İstanbul'a benziyor demek fazla abartılı olmaz. Ancak gene de kentin daha yeni bölgelerinde yaşadığımız araba, otobüs ve kamyon çağına uygun geniş ve ferah caddeler bulunuyor. Eski kentte ise yollar daha çok motosiklet yoluna dönüşmeye başlamış. Ve de şehir planlamacılığının Orta Çağ'da fazla önemsenen bir sanat olmadığını ispat edercesine, her türlü mantıklı açı ve dönemeç yok olmuştu. Bu arada, şehir planlaması deyince bunun yeni bir konu olduğu kanısına varmanızı rica ederim çünkü Antik Roma'da bütün kentler merkezden gönderilen talimatlarla baştan planlanıp, kuruluyordu.Belleğimde hiçbir görüntü olmadığı için hızla kendimi nehir kıyısına giden dik yollara bırakmıştım. Şanslıydım ve akşam olurken hava bulutlardan iyice sıyrılmış, keskin ve sıcak bir ışık her yanı aydınlatmıştı. Sahile iner inmez Eiffel'in yaptığı 'Ponte de D. Luis I' karşıma çıktı. Ancak tüm görsel hevesim buhar olup uçuverdi çünkü köprünün büyük bir bölümü yenilenme çalışması adı altında sarıp sarmalanmıştı. Gene de aklıma daha iyi bir fikir gelmediği için 19. yüzyıl Geç Demir Çağı mimarisinin bu mümtaz örneğine doğru yürümeye başladım.Eski kent dedikleri alan tarihi dokusu içinde korunan, kelimenin gerçek anlamıyla da 'eskimiş' bir bölgeydi. Daracık sokaklarda ilerlerken evlerin dış duvarlarını kaplayan nefis çinilere yaklaştığımda kendimi açık bir kapının önünde buluverdim. Karşımda mütevazı bir oturma odası, bir köşede küçük bir televizyon ve oturduğu divandan bana bakan yaşlı bir amca duruyordu. (Tahmin edeceğiniz gibi adamcağızın resmini çekemedim). O anda aslında gezdiğim sokakların biz turistler için özel olarak üretilmediğini, gerçek insanların gerçek yaşamlar sürdüğü yerler olduğunu anladım. Bütün dünya dillerinde 'selam' anlamına geldiğini düşündüğüm bir baş hareketi yaparak yaşlı amcadan uzaklaştım. Artık çinilere biraz daha güvenli mesafeden bakmaya başlamıştım.
Vino Verde ve Porto şarabı
Tek tek bakıldığında çirkin olan bu küçük apartmanların oluşturduğu renklilik ve mimari birlik göze hoş geliyordu. Hemen yakınımdaki bir başka ilginç şey de şarap fıçıları taşıyan nehirdeki tarihi teknelerdi. Artık sadece ortama belli bir hava vermeye yarıyorlar, bir de belli saatlerde turistleri gezdiriyorlardı. Rio Duoro'nun karşı kıyısına geçebilmek için hızlı bir tempo ile Eiffel'in Köprüsü'ne girdim. Bu sayfalarda gördüğünüz bütün resimleri yaklaşık bir saat 15 dakika içinde çektim çünkü güneş Atlantik ile aramda kalan son tepenin üzerinde bir parmak boyu kadar yüksekteydi. Öbür tarafa devrildiğinde gene aydınlık olacak ama çevrenin ışıltısı yok olacaktı. Köprünün demir putrelleri arasında koştururken, daha fazla zaman olsa neler yapabileceğimin hayalini kurmakla 'buna da şükürcülük' arasında gidip geliyordum. Geri döndüğümde Cais da Ribeira rıhtım caddesinde, Praça da Ribeira meydanının yanındaki sokak café'lerinden birine oturdum. Akşam beni yemeğe götürecek olan temsilcimin gelmesine daha 30 uzun dakika vardı. Küçük bir sandviç ve yöreye özgü Vino Verde (koruktan yapılan yeşil şarap) ısmarladım. Porto kenti şarabıyla bilinir. Ancak bu bizim bildiğimiz şaraplardan iki misli fazla alkol içeren, kuvvetli ve tatlı bir içki. Sağlam bir yemeğin üzerine gider ama aç karnına hiç canım çekmemişti. Ayrıca ısmarladığım beyaz şarap Porto'dan çok daha ucuzdu.
Henüz turist sezonu başlamamıştı ama havaların yeterince ısındığı tüm Avrupa kent merkezlerinin keyifli ve huzurlu ortamı içinde çevremdeki tüm ayrıntıları hissetmeye çalıştım. Aslına bakılırsa içmekte olduğum şarap da bu konuda yardımcı oluyordu. Paulo tam zamanında geldi ve birlikte sahili takip eden yoldan ilerleyip, nehrin Atlantik'e açılan ağzına gelirken nehrin üzerindeki son köprü olan Ponte da Arrabida'nın da altından geçtik. Dostum nedense bu zarif köprüden fazlasıyla gurur duyuyordu. Beton köprüler arasında en büyük bacak açıklığına sahip köprü olduğunu iftiharla belirtti. Bu arada güneş benim için tekrar doğmuş ve karşı kıyısı ta Amerika'da olan suyun üzerine yeni değmişti. Gitmeyi hiç düşünmediğim Porto kendi hiç düşünmediğim kadar güzel çıkmıştı.
Porto rehberi
İklim
Portekiz'in ılıman bir iklimi var. Ülke genellikle nisandan ekim ayına kadar sıcak. Kuzeyde bu sıcaklık daha az hissedilirken, güneydeki Algarve bölgesinde yaz ortası çok yüksek sıcaklıklar gözlenebiliyor. Genelde dağlarda kar yağışına rastlanıyor.
Vize
Türk vatandaşlarından vize isteniyor, shengen geçerli. İstanbul Konsolosluk Tel: 0212-251 91 18 ve Ankara Büyükelçilik Tel: 0312-446 18 90. Bilgi için www.thegate.com.tr www.gatetoturkey.com TelefonÜlke kodu: 351, Porto kodu: 22.
Nasıl gidilir
Porto'ya Türkiye'den direkt uçuş yok. Paris, Milano ya da Frankfurt aktarmalı gitmek gerekiyor. Bunların içinde en uygunu Frankfurt aktarmalı olanı. Oradan Tap ile Porto'ya uçulabilir. THY danışma hattı Tel: 4440849. Lufthansa Tel: 0212-315 3434.
Nerede kalınır
Ipanema Park Hotel Porto: Hotel kentin iki gözde semti olan Boavista ve Foz arasında yer alıyor. Ana yol ve şehir merkezine de birkaç dakika uzaklıkta. Otelin 281 lüks odası bulunuyor. Rua de Serralves, 124. Tel: +351- 225 322 100. www.ipanemaparkhotel.pt Mercure Batalha Porto ****: Bu otel Porto'nun en iyi noktalarından birinde ve tarihi kent merkezinde bulunuyor. Porto'nun tren istasyonuna Batalha Meydanı'na birkaç dakika uzaklıkta. Praca Da Batalha 116. Tel: +351-222 043 300. www.mercure.com Quality Inn Hotel Porto: Bu kaliteli otel Porto'nun merkezinde, Ulusal S. Joao Tiyatrosu'nun ve Coliseum'un yakınında bulunuyor. Dünyaca ünlü şarap mahzenlerine 10 dakika ve S. Bento tren istasyonuna 5 dakika uzaklıkta. Praca da Batalha, 127. Tel: +351-223 392 300. www.choicehotelseurope.com

Nerede ne yenir
Escondidinho: Tahta ve taş karışımı dekorasyonuyla 'taverna' olan Escondidinho, geleneksel Portekiz lezzetleri sunuyor. Sipesiyaliteleri her gün değişiyor. Envai çeşit taptaze deniz ürünlerini her gün bulabilirsiniz. İşadamları ve kadınlarının tercih ettiği bir lokanta. Rua Passos Manuel, 144. Tel: 22-200-10-79 Praia do Ourigo: Burası ahtapot, kalamar gibi deniz ürünleriyle ünlenmiş çok güzel bir lokanta. Mönüde geleneksel Porto yemekleri ve dünya mutfağından da örnekler bulunuyor. Atlantik manzarasına karşı güzel bir yemek için ideal. Rezervasyon gerekli. Esplanada do Castelo, Porto 4150 Tel: 22-618-95-93. Telégrapho: Burası borsanın yakınlarında bir lokanta. Dolayısıyla son derece formel bir yer. Mönüsü uluslararası mutfak sunuyor ama daha çok et ve deniz ürünleri ağırlıklı. Servis muhteşem ve rezervasyon gerekli. Rua Ferrerira Borges Palácio da Bolsa. Tel: 22-332-20-19
Saturday, April 19, 2008
Kevan Hall ‘08 ilkbahar-yaz bayan koleksiyonu





Wednesday, April 16, 2008
Mori Lee 2008 gelinlik modelleri..
FRANSIZ SOKAGI


CAFE MİRO Kafe, lokanta. Ünlü ressam Miro'nun (1893-1983) çalışmalarının kopyalanyla süslü bir ortam. Mönü Fransız mutfağı ağırlıklı. Croissant, krep, salata çeşitleri ve Fransız şarapları sunuyor. İçerisi 100, dışarısı 8 kişilik.
CENTRE DE DOCUMENTATION DE BEYOGLU (BEYOĞLU BELGE-BİLGİ MERKEZİ) Beyoğlu Gazetesi ve Fransız Sokağı işbirliğiyle açılmış. Bu merkezde tarihi ve güncel her türlü bilgi, belge ve yayın toplanacak. Konuyla ilgili herkese açık. Burası aynı zamanda turizm bürosu.
CHEZ LES DAMES (HANIMEFENDİLERİN YERİ) Kafe, restoran. Dekorasyon da yemekler de tipik Fransız. Chez Les Dames'ın duvarında ünlü modacı Zuhal Yorgancıoğlu'nun hediye ettiği kocaman bir Coco Chanel afişi duruyor. Üzerinde de şu yazı var; Bir Fransız sokağı ancak Chanel ile efsaneleşir! "

GALERİE D'ART (SANAT GALERİSİ) Yerli ve yabancı sanatçıların eserlerinin sergileneceği çok amaçlı bir salon. Aynı zamanda sanat üzerine konferanslar, seminerler, müzayedeler ve sempozyumlar düzenlenecek.
LA VİE (HAYAT) Restoran, kafe, bar. Girişte yer alan tek salon lobi olarak kullanılmış. Üst katta piyano bar. Yanında gizli bahçe, en üstteki üç bölümlü alan ise Fransız restoranı.
LE CHEVALİER (ATLI) Şarapevi, restoran. Türk ve Fransız şaraplarının sunulduğu ortaçağ görüntüsünde bir şarapevi. Fransız müziğinden örnekler sunuluyor. Aynı zamanda resim sergileri de açılıyor.
LA TERASSE (TERAS) Pastane, kafe, Soft müzik eşliğinde Fransızlar'a özel ekmekler, çörekler sunuluyor. Alkolü kaçıranlar için çorba, sabahın ilk ışıklarıyla birlikte kahvaltı, diyet yapanlar için kalorisi düşük pasta, ekmek çeşitleri mevcut.
LES ZAZOUES Restoran, bar. Mönü ağırlık et ve balık üzerine. 4 katlı restoran barın her katında farklı bir işletme var. En altta Perspective, hemen onun üstünde Cemil Ipekçi'nin Gitane'ı üst katta ise Fransız Sokağı Projesi'nin sahibi Mehmet Tasdiken ve Poyraz Topal'ın işlettiği 'Antique Pomme' yer alıyor.
RESİDENCE (KONUT) Sokağa gelen misafir ve sanatçıların konaklayabileceği bir otel 2 oda, mutfak, banyo ve terastan oluşuyor.
ARKEO Kitap ve hediyelik dükkanı. Türkiye, özellikle de İstanbul ve Beyoğlu ha kkında yazılmış eserler, haritalar satılıyor. Hediyelik eşya, halı, gerçek ve sahte mücevher de bulunuyor.
BELLE DU JOUR (GÜNDÜZ GÜZELİ) Kafe, restoran, bar. Mönü Akdeniz mutfağı ağırlıklı. Fransız caz müziği çalınıyor. Sabah kahvaltı ile gün başlıyor. Öğle ve akşam yemeğiyle devam ediliyor. Terastaki şampanya barda ise ünlü Fransız şampanyalarını bulabilirsiniz. Yemeklerde sızma zeytinyağı kullanılıyor. Deniz mahsûlleri Marsilya usulü hazırlanıp sunuluyor.
CAFE 8 İki katlı. gün kahvaltı servisiyle başlıyor. Öğle ve akşam üstü çay servisiyle devam ediyor. Akşam yemeğinde ağırlık Fransız mutfağında. Resim ve takı sergileri de açılıyor. 80 kişi kapasitesi var.
CAFE DE LA PLACE Paris'te çok sık rastlanan tipik bir sanatçı kafesi. Dekorda eskitilmiş ahşap ağırlıkta. Canlı müzikle birlikte sergiler ve ayrıca muhtelif konularda konferanslar olacak..
CAFE A. MILLE Kafe, restoran, bar. Kafe adını bu binada yaşamış istanbul doğumlu, Fransız asıllı ünlü portre ressamı ve süsleme sanatçısı Albert Mille'den almış. Mönüde Fransız tarzı çorbalar, salatalar, krep ve makarna ağırlıkta.
CHEZ SAKMAN Stüdyo, kafe, bar, restoran. Ünlü müzik adamı Vedat Sakman'ın işlettiği Chez Sakman'ın mönüsü Akdeniz mutfağından. İşletmenin ana konsepti canlı müzik üzerine kurulu.
Maceraperest çocuk tulumları..
Abaeté ‘08 ilkbahar-yaz bayan koleksiyonu

Tuesday, April 15, 2008
Umut Dolu çantalara kulak verin...
Amerika’nın önde gelen aksesuar markalarından Coach, Türkiye’ye gelişini anlamlı bir organizasyon ile kutluyor. 29 Ünlü sanatçıya, satış gelirinin tamamı Bizim Lösemili Çocuklar vakfına bağışlanacak olan çantalar hazırlatan marka, Mayıs ayı içerisinde düzenleyeceği organizasyonla da, bu özel çalışmayı tanıtacak.
Türkiye’den projeye destek veren isimlerin çantaları 2.500 YTL’ye sabit fiyat ile satılırken Brooke Shields, Mandy Moore ve Reed Krakoff’un tasarladığı çantalar ise açık arttırma ile satışa sunulacaklar.
www.umutdolucantalar.com adresinden satışı gerçekleştirilecek olan çantaların tanıtımı için 15 Mayıs 2008’de Esma Sultan’da bir organizasyon düzenlenecek olup, 16 Mayıs- 1 Haziran tarihleri arasında İstinye Park Alışveriş Merkezi’ndeki Coach mağazasında sergilenecek.
2008 Gelinlik Modelleri..
Thursday, April 10, 2008
RALPH LAUREN
Sunday, December 30, 2007
Wednesday, October 31, 2007
Google'dan Yine Konuşulacak Yenilik..

Google'ın yakında ''GPhone'' adlı bir ürün çıkaracağı yönündeki söylentilerin yanısıra, internette kimi teknoloji sitelerinde, şirketin Asyalı üreticilerle geliştirdiği kimi telefon prototiplerinin fotoğrafları yer alıyordu..
50 Yaş Üzeri İçin Sosyalleşme Sitesi..

İngiltere'de kısa bir süre önce yapılan araştırmaya göre, 50 yaş üzeri insanların 4'te 3'ü uçak biletlerini ve kitaplarını internette satın alıyor ve 3'te 2'si de elektrikli cihaz siparişlerini internet üzerinden geçiyor...
Friday, August 24, 2007
21.5 milyon MSN kullanıcısı var..

Microsoft Türkiye Genel Müdürü Çağlayan Arkan, Türkiye'deki bilgisayar sayısının MSN kullanıcılarının yaklaşık üçte biri olduğunu söyledi.
Microsoft Türkiye Genel Müdürü Çağlayan Arkan, Türkiye'de internet kafeler hariç 7.5 milyon bilgisayar bulunduğunu, fakat aktif MSN kullanıcısı sayısının 21.5 milyon adet olduğunu ifade etti. Arkan, "Bu da demek oluyor ki bir kullanıcının birden fazla, hatta ve hatta 3 tane MSN adresi var. Zaten Brezilya ve Amerika'dan sonra MSN kullanımında dünya üçüncüsüyüz. Bilgisayarı genellikle haberleşme alanlarında kullanıyoruz. Bilgi ve eğitim alanlarında kullanım dünya düzeylerinin altında. Microsoft Türkiye, Meksika ve Güney Kore, dünya çapında özel büyüme kategorisine alındı ve bu ülkelerin temsilcileri potansiyel ile performanslarını değerlendirmek için sonbaharda Paris'e çağırıldı" dedi.
600 MİLYON E-POSTA
Türkiye'nin bilişim sektöründe gelişmesi için daha çok yol olduğunun altını çizen Arkan, şöyle konuştu: "Fakat haberleşme alanlarına baktığımızda 16 milyon Hotmail abonesiyle dünya altıncısıyız. Günde ortalama 600 milyon e-posta gönderiliyor. 10 milyon MSN Space kullanıcısıyla ilk ondayız. Haziran ayında Türkiye MSN'de toplam 3.5 milyar adetlik konuşma penceresi açıldı. Kullanıcıların listelerindeki ortalama kişi sayısı 106. Bu sayıyla Türkiye, Avrupa'da İspanya'dan sonra ikinci sırada." Korsan yazılım kullanımının tamamen kültürel olduğuna değinen Arkan, bu alışkanlıkla mücadele için en önemli öncülüğün devletin bu konuya sahip çıkmasında ve entelektüel sermayenin değer kazanmasında gördüğünü vurguladı. Arkan, yapılan araştırmalar sonucunda Türkiye'de korsan yazılım kullanım oranının yüzde 65 seviyelerinde olduğunu, dünyada bu oranın yüzde 35, Ortadoğu Bölgesi'nde ise yüzde 57'de kaldığını ifade etti.
'YAZILIM % 120 BÜYÜR'
Arkan, Türkiye'de korsan yazılım oranının yüzde 10 düşürüldüğü taktirde yazılım sektörünü yüzde 120 büyüyerek 5.3 milyar dolar büyüklüğe ulaşabileceğini, 36 bin kişiye istihdam yaratabileceğini ve Gayri safi milli hasılaya (GSMH) 1 milyar dolar katkı sağlayabileceğini ifade etti. Türkiye'de bilgisayar alınca insanların hayatlarının değişmediğini ifade eden Arkan, diğer ülkelerde kişilerin istedikleri bütün hizmetleri internet vasıtasıyla karşılayabildiğini belirtti. Arkan, "e-devlet hizmeti diğer ülkelerde insanların hayatlarını kolaylaştırıyor. Bürokrasiyi, kuyruklara girip fatura ödemeyi engelliyor" dedi.
ATATÜRK'ÜN RİCASI
Ey milletim, Ben Mustafa Kemal'im... Çağın gerisinde kaldıysa düşüncelerim, Hala en hakiki mürşit, değilse ilim, Kurusun damağım dili...

-
Çok değil, 10 yıl öncesine kadar doğru düzgün elektriği ve suyu bile olmayan, üzerine ölü toprağı serpilmiş bir balıkçı kasabası olan Girne,...
-
Sıra dışı bir tatil hayal ediyorsanız Kenya, Funzi Keys tam size göre. Kenya'nın bakir bir adasında bulunan Funzi Keys sanki bu dünyaya ...
-
Ruins of structures covered with the millennia of vegetation are scattered over a wide area, Olympos is situated at the foot of a mountain w...