Showing posts with label Bilim. Show all posts
Showing posts with label Bilim. Show all posts

Saturday, November 10, 2007

Sahibine gülen sempatik bilgisayar!


ABD'li bilim adamları, kelime oyunlarını anlayan ve kullanıcısına gülen bir bilgisayar geliştirdiler.
ABD'deki Ohio eyaletindeki University of Cincinnati'de görevli uzmanlarca geliştirilen bilgisayar, kullanıcısının kurduğu cümlelerdeki her bir kelimenin gerçek anlamının, cümlenin tamamıyla uyumlu olup olmadığını kontrol ediyor. Eğer herhangi bir kelimenin cümlenin anlamıyla uyuşmadığı fark edilirse bilgisayar, veri tabanından bu kelimeye benzer telaffuza sahip bir sözcük bularak, aynı işlemi bu kez bu sözcüğü kullanarak tekrar ediyor.
Bilgisayar bu kelimenin cümlenin genel anlamıyla uyumlu olduğunu tespit ederse, bunun bir espri olduğunu anlıyor ve kullanıcısına gülerek karşılık veriyor.
Geliştirilen bilgisayarın yapay zekâ çalışmalarında önemli bir aşama olduğu belirtiliyor. Ayrıca bu teknolojinin, gelecekte yaşlıların bakımında yaygın olarak kullanılması beklenen robotların daha sempatik hale getirilebilmesi için kullanılabileceği belirtiliyor.

Friday, August 24, 2007

21.5 milyon MSN kullanıcısı var..





Microsoft Türkiye Genel Müdürü Çağlayan Arkan, Türkiye'deki bilgisayar sayısının MSN kullanıcılarının yaklaşık üçte biri olduğunu söyledi.

Microsoft Türkiye Genel Müdürü Çağlayan Arkan, Türkiye'de internet kafeler hariç 7.5 milyon bilgisayar bulunduğunu, fakat aktif MSN kullanıcısı sayısının 21.5 milyon adet olduğunu ifade etti. Arkan, "Bu da demek oluyor ki bir kullanıcının birden fazla, hatta ve hatta 3 tane MSN adresi var. Zaten Brezilya ve Amerika'dan sonra MSN kullanımında dünya üçüncüsüyüz. Bilgisayarı genellikle haberleşme alanlarında kullanıyoruz. Bilgi ve eğitim alanlarında kullanım dünya düzeylerinin altında. Microsoft Türkiye, Meksika ve Güney Kore, dünya çapında özel büyüme kategorisine alındı ve bu ülkelerin temsilcileri potansiyel ile performanslarını değerlendirmek için sonbaharda Paris'e çağırıldı" dedi.

600 MİLYON E-POSTA


Türkiye'nin bilişim sektöründe gelişmesi için daha çok yol olduğunun altını çizen Arkan, şöyle konuştu: "Fakat haberleşme alanlarına baktığımızda 16 milyon Hotmail abonesiyle dünya altıncısıyız. Günde ortalama 600 milyon e-posta gönderiliyor. 10 milyon MSN Space kullanıcısıyla ilk ondayız. Haziran ayında Türkiye MSN'de toplam 3.5 milyar adetlik konuşma penceresi açıldı. Kullanıcıların listelerindeki ortalama kişi sayısı 106. Bu sayıyla Türkiye, Avrupa'da İspanya'dan sonra ikinci sırada." Korsan yazılım kullanımının tamamen kültürel olduğuna değinen Arkan, bu alışkanlıkla mücadele için en önemli öncülüğün devletin bu konuya sahip çıkmasında ve entelektüel sermayenin değer kazanmasında gördüğünü vurguladı. Arkan, yapılan araştırmalar sonucunda Türkiye'de korsan yazılım kullanım oranının yüzde 65 seviyelerinde olduğunu, dünyada bu oranın yüzde 35, Ortadoğu Bölgesi'nde ise yüzde 57'de kaldığını ifade etti.

'YAZILIM % 120 BÜYÜR'


Arkan, Türkiye'de korsan yazılım oranının yüzde 10 düşürüldüğü taktirde yazılım sektörünü yüzde 120 büyüyerek 5.3 milyar dolar büyüklüğe ulaşabileceğini, 36 bin kişiye istihdam yaratabileceğini ve Gayri safi milli hasılaya (GSMH) 1 milyar dolar katkı sağlayabileceğini ifade etti. Türkiye'de bilgisayar alınca insanların hayatlarının değişmediğini ifade eden Arkan, diğer ülkelerde kişilerin istedikleri bütün hizmetleri internet vasıtasıyla karşılayabildiğini belirtti. Arkan, "e-devlet hizmeti diğer ülkelerde insanların hayatlarını kolaylaştırıyor. Bürokrasiyi, kuyruklara girip fatura ödemeyi engelliyor" dedi.

Friday, August 17, 2007

Cisco Türkiye’de genişbant internetin nabzını tuttu

İnternet ve bilgi ağları alanında geliştirdiği yazılım, donanım ve hizmetleriyle bilginin dünya üstünde hareketini mümkün kılan, ağ teknolojileri konusunda uzman Cisco; geleneksel hale gelen “Türkiye’de Geniş Bant İnternet Araştırması”nın ikincisine IDC ile birlikte imza attı.

Türkiye’deki genişbant pazarının boyutlarını ortaya koymak amacıyla ilki Haziran 2006, ikincisi ise Aralık 2006’da gerçekleştirilen Cisco Genişbant Internet Araştırması ile Türkiye’nin genişbant konusundaki resminin çekilmesini ve gerçekçi bir gelecek planı hazırlamak mümkün hale geliyor. Segment, bant genişliği, teknoloji platformu, aylık abone ücreti ve abone dağılımına göre ölçülen araştırma her altı ayda bir aynı yöntem kullanılarak yapılıyor.

Genişbant internet ile ülkenin ekonomik büyümesi arasında bir bağlantı olduğunun ortaya konduğu araştırmayla genişbant internetin ticari iletişimin önemli bir parçası haline gelmesi yatıyor.

Türkiye’de genişbant bağlantının çok hızlı bir gelişim gösterdiğini vurgulayan araştırmaya göre Haziran 2006’da genişbant bağlantıların yüzde 96,4’ü 256Kb ve daha düşük bağlantıya sahipken 2006 Aralık’da kullanıcıların yüzde 97,6’sı 512Kb’den daha yüksek hızlarda bağlanmaya başlamış.

Aynı araştırmaya göre kurumsal genişbant bağlantıların yüzde 88.4’ünü küçük işletmeler (1-48 çalışan) tarafından kullanılıyor. Orta boy işletmelerin (50-249 çalışan) oranı yüzde 9,7 ve büyük işletmelerin (250+ çalışan) payı ise yüzde 1,9. Araştırma ayrıca Türkiye’nin yeni nesil genişbant erişimi için, çok hızlı, üzerinde interaktif ve ticari televizyon yayıncılığı gerçekleştirilebilecek kapasiteye sahip, evlere kadar uzanan fiber optik yatırımının ve yaygın Metro Ethernet talebinin artacağını gösteriyor. Tüm dünyada hızla yaygınlaşan Metro Ethernet temelli genişbant uygulamalarının önümüzdeki 3-5 yıllık sürede ADSL teknolojisin yerini alması bekleniyor.



2010 yılında 560 milyon kişi


Yapılan araştırmalar, dünyadaki genişbant abone sayısının 2006 ve 2010 yılları arasında % 16.2 oranında büyüyeceğini gösteriyor. 2006 yılında yaklaşık 310 milyona ulaşan abone sayısının 2010 yılında 560 milyon olması bekleniyor. Bu oranın önümüzdeki yıllarda yükselmesindeki sebepler arasında genişbant internetin tüm dünya çapında iletişim altyapısının en temel parçası olarak ön plana çıkması ve toplumların birbirleri ile daha fazla iletişim kurmasında genişbant iletişimin önemli katkısının olduğu kriterleri yer alıyor.

Genişbant internet toplumun yapısında olumlu yönde iyileşmeler meydana gelmesine de yardımcı oluyor. Bunlar arasında daha eğitimli, sağlıklı, güvenli bir topluluk, rekabetçi iş yaşamı ve vatandaş odaklı devlet kavramları yer alıyor. Genişbant eğitimin daha kolay ulaşılabilir olmasına ve öğrencilerin genişbant internet sayesinde etkileşimi yüksek dijital eğitim yazılımlarına daha kolay erişebilmelerini sağlıyor.

İnsan hayatının en önemli unsurları arasında yer alan sağlık konusunda da faydalar sağlayan genişbant; vatandaşlara nerede olduklarına bakmaksızın online sağlık hizmeti, bilgi ve kaynak imkanı sunuyor.

Genişbant internetin en önemli faydalarından bir tanesi de yerel ve bölgesel düzeydeki kamu güvenliği yetkililerine bilgiye daha hızlı erişim sağlayarak daha hızlı hareket etmelerine imkan sağlaması olarak gösteriliyor. Bu teknoloji sayesinde, kurumların ağ temelli çözümleri kullanmalarını mümkün hale geliyor: E-ticaret, müşteri ilişkileri yönetimi, e-öğrenme, global ekonomiye ulaşmada önemli katkılar sağlayan genişbant, hükümetlerin vatandaşa daha verimli, saydam ve etkili hizmet vermesine yardımcı oluyor.

Genişbant internetin yaygınlaşması yeni teknolojilerin insan hayatına girmesine imkan sağlıyor. Bunlar arasında Video & IPTV, 3’lü servisler (ses, data ve video hizmetlerinin aynı operatör tarafından verilmesi), ofise gitmeden evden çalışma ve kablosuz genişbant teknolojileri sayesinde mobil iletişimin yaygınlaşması yer alıyor.

Türkiye yaygın genişbant erişime batı ülkelerine kıyasla geç sahip olsa da özellikle ADSL pazarındaki hızlı büyüme ve pazardaki oyuncuların gelecekle ilgili iş planları, Türkiye’nin bu konuda dünyanın gerisinde kalmayacağını gösteriyor.



Rakamlarla Genişbant


ADSL kullanımı 2006 yılının son 6 ayında 660 bin adet artarken kablolu internet kan kaybetti
Hükümet, 2006 yılında yüzde 20 olan ticari kurumların genişbant internet kullanım oranını 2010 yılında yüzde 95’e getirmeyi planlıyor
Küçük ve orta boy işletmelerin genişbant kullanımı büyük işletmelere kıyasla daha hızlı artıyor
Haziran 2006 tarihinde % 2.02 olan 512 KB ve üstü internet kullanımı Aralık 2006 tarihinde % 97.6’ya yükseldi..

Monday, August 6, 2007

Cep Telefonu ( Son Model)



NOKIA N8600 LUNA

Nokia'dan 'premium' telefon serisine yeni bir tanesi daha yolda. Oldukça kaliteli malzemeden yapılan cihazın fotoğrafları Internet'te görünmeye başladı. 2Megapixel kameralı, 1GB'da hafızası var yazana göre. Bu kayan kapaklı telefonun önümüzdeki günlerde daha detaylı bilgilerini görmeye başlamış oluruz.





NOKIA 8800 TAKİPÇİSİ Mİ?

Nokia'nın pahalı 8800 modelinin takipçisi olabilecek bir telefonun fotoğrafları. 8800, az bulunan bir model özellikler yüksek gelir seviyesine hitap eden tasarımı ve alaşımıyla hitap ediyor. Tabii ki tek nedeni fiyatı, çok gelişmiş özellikleri olmamasına rağmen fiyatının bin YTL'nin üzerinde olması. 8800'ın benzeri böyle bir model geldiğine göre (ki metali yine aynı kaliteli cinsten mi buna bakarak takipçisi olup olmadığına karar vermek lazım), 8800'ın belirli bir kitle tarafından tercih edildiğini söyleyebiliriz.





PHILIPS XENİUM NRG

Philips'in Xenium isimli bu modeli normal cep telefonu piliyle çalışıyor fakat piliniz bitmeden önce, normal kalem pil koyarak şarj etmesini sağlayabiliyorsunuz. Yazana göre 3 saatlik konuşma süresini bu şekilde elde edebiliyormuşsunuz. Pili sık sık biten birisi olarak, telefonun oldukça ilginç olduğunu söyleyebilirim.

Öte yandan çözüm kalem pil kullanmak mıdır emin değilim ama yeni renkli ekranlı ve bir çok özellikli telefonların pil sorunlarını artık çözmeleri gerekiyor. Ekranlar iyileşip, özellikler artarken, cihazların pil ömürlerinin azalıyor olması kabul edilemez bir şey. Yani temel özellikdir pil. Pil yoksa hiçbir özellik çalışmaz. Ya yapacak bir şey yok ya da üreticiler daha dikkat çeken özelliklere kafa yorduklarından pil ömrü gibi arka planda kalmış bir şeyle ilgilenmiyorlar. Hangisi dersiniz?




DÜNYANIN EN PAHALI TELEFONLARI

Wired dergisi, en pahalı telefonları göstermiş. Sanki bir marifet. Yanda görünen Nokia Vertu Cobra. Üzerine değerli taşları koyarsan her şey pahalı olur. Dünyanın en pahalı arabası pırlanta taşlarla süslenmiş bir araba olabilir o zaman veya evi? Sadece en pahalı demek için mi bunların hepsi?

Bu Nokia'nın fiyatı 310,000 Amerikan Doları.




NOKIA 5700 EXPRESS MUSİC

Nokia, müzik telefonu konusunda biraz daha iyi adımlar atmaya başladı. Gençlere daha uygun, daha eğlenceli modellerle pazarda yer edinmeye çalışan Nokia yine de biraz kalın görünüyor. Bunun nedeni de aynı zamanda 3G bir telefon olması. 2 megapixel kamerası da bulunuyor.

Teknoloji Sözlüğü

Oyun kumandası

Joystick olarak adlandırılan bu cihaz, kişisel bilgisayarlar kadar uzun bir geçmişe sahiptir. Türkçe’ye çevrildiğinde “zevk çubuğu” gibi bir anlama gelen joystick, oyun kumandası olarak tanımlanabilir. Bilgisayar, atari ve konsol oyunlarının yön ve fonksiyon düğmeleriyle yönetilmesi işine yararlar. Günümüzde cep telefonlar ve yeni kuşak teknolojik cihazlarda bu teknolojiden faydalanılıyor.

İşletim Sistemi

Bilgisayarları çekip çeviren işletim sistemi temel olarak, belli girdileri alıp derleyen ve sonuçları üreten program olarak tanımlanabilir. İşletim sistemi çekirdek (kernel), kabuk programı (shell), dosya yapısı (file structure) ve uygulamalardan oluşur. Kabuk programı kullanıcı ile işletim sistemi arasında bir arayüz oluşturur. Kullanıcıdan komutları alır ve çalıştırılmak üzere çekirdeğe yönlendirir. Dosya yapısı bilgilerin hangi şekilde oluşturulacağını ve depolanacağını belirler. Dizinler, dosyalar ve alt dizinlerden oluşur. Uygulamalar ise editörler ve derleyiciler gibi özel işlevleri yerine getiren programlardır.

Centrino

Intel Centrino Tekonolojisi Intel Pentium M Processor, Intel PRO/Wireless Network Connection 802.11b ve Intel 855 PM Chipset bileşenlerini içeren bir mobil platformdur. Daha ince ve hafif, daha uzun pil ömrüne sahip, kablosuz bağlantı özellikleri entegre, gelişmiş mobil cihazlara olanak sağlar. Yalnızca bu 3 bileşeni içeren (İşlemci, Chipset ve Wireless) sistemler centrino olarak adlandırılmaktadır. Yeni Intel M işlemciler daha az güç kullanıp daha az ısınırlar. İşlemci boyut olarak da daha küçüktür. Bu özellikler, daha uzun pil kullanım süresi ve daha yüksek performans sunmaktadır.

EDGE

2003 yılında ABD'de kurulumuna başlanan ve Türkiye'de ilk olarak geçtiğimiz hafta Turkcell tarafından sunulmaya başlanan EDGE, Enhanced Data rates for Global Evolution teriminin başharflerinden oluşuyor. Bu teknolojinin sunduğu en önemli hizmet, yüksek hızlı İnternet erişimi. Teknik olarak saniyede 384 kilobit veri transferine izin veren EDGE altyapısı dolayısıyla saniyede 48 KB hızında veri çekmeyi mümkün kılıyor. Bu hızı EDGE uyumlu cep telefonlarında olduğu kadar dizüstü ve el bilgisayarlarına takılabilen kartlarla kapsama alanında ve EDGE desteği sunulan her bölgede kullanmak mümkün.

DVD

Digital Video Disc yada Digital Versatile Disc olarak adlandırılan bir optik disk teknolojisidir. Esasında içinde büyük data depolanan, hızlı, içinde video, ses, bilgisayar datası, çeşitli bilgiler bilgiler içeren CD büyüklüğünde yeni bir formattır. Bu özellikleri ile ses CD leri, video teyp, laserdisk, CD-ROM ve oyun kartuşlarının yerini almaktadır.

Kiosk

Genel kullanıma açık alanlarda, İnternet'te her türlü yapmayı mümkün kılan bu ana özelliğine ek olarak ihtiyaca uygun olarak danışma hizmeti veren, reklam amaçlı olarak kullanılabilen, İnternet üzerinde indirimli telefon görüşmesi yapılabilen ya da eğlence oyun amaçlı kullanılabilen kişisel bilgisayar üzerinde çalışan otomattır.

Teknoloji Sözlüğü

ADSL

Asymmetric Digital Subscriber Line sözcüklerinin baş harflerinden oluşan ADSL (Asimetrik Sayısal Abone Hattı), mevcut telefonlar için kullanılan bakır teller üzerinden yüksek hızlı veri, ses ve görüntü iletişimini aynı anda sağlayabilen bir modem teknolojisidir. Geniş bant erişimi sağladığından dünyada internet kullanıcıları tarafından yaygın olarak kullanılmaktadır. ADSL’de telefon hattı üzerinde kapasiteyi daha verimli kullanmak amacıyla sayısal kodlama teknikleri kullanılır. Asimetrik yapısı nedeniyle internet ya da benzer veri kaynaklarına ulaşıp tek yönde veri aktarımı yapmak isteyen müşteriler için en elverişli uygulamadır.

e.PC

Kişisel bilgisayarların ev içindeki televizyon, radyo, oyun, müzik çalar, DVD gibi eğlence uygulamalarını çalıştırmasına olanak veren yeni nesil modellerine verilen isimdir. Salonlarda bulunan e.PC’ler tüm ev bireylerini ilgilendiren işlevleri büyük ve kaliteli ekranında ve kablosuz uygulamalarıyla sunuyor. E.PC’ler donanımla birlikte, gelişmiş bir yazılım platformuna sahip ve bilgisayar açılmadan bile bazı uygulamalar çalıştırılabiliyor.

MP3

İnternet dendiğinde akla gelen birkaç terimden biri olan MP3, MPEG (Motion Pictures Experts Group) Layer 3'ün kısaltmasından oluşmuş, dünyanın en yaygın müzik biçimi ve ses sıkıştırma biçimidir. Sıkıştırma algoritmaları geliştirilmeden önce bilgisayarlarda ses örnekleri wav, pcm, voc, au, snd gibi biçimlerde saklanıyordu. Bu biçimler insan kulağının duyamayacağı ses frekanslarını da depolayarak dosyanın şişmesine yol açtığı için, CD kalitesinde 3-5 dakikalık bir ses kaydının saklanabilmesi için 50 ila 70 MB arasında bir sabit disk alanı gerekmekteydi. MP3 ise, müzik dosyalarını CD kalitesinde, eskiye nazaran 16'da 1 oranında sıkıştırarak bir devrim yarattı. Bugün dünyanın en yaygın müzik biçimlerinden biri olarak ticarileşiyor.

Genişbant

Alışılagelmiş yavaş ve kesintili bağlantının tam tersidir “genişbant”. Yüksek hızda veri transferi teknolojisinin genel adı olarak kullanılmakta olup, bu teknoloji ADSL, kablolu ve uydulu olmak üzere üç farklı şekildedir. Hızlı ve kesintisiz olması sayesinde genişbant üzerinde yüzlerce uygulama ve fonksiyon kullanılabilir. Örneğin İnternet üzerinden TV kalitesinde kesintisiz film izlemek, ses kalitesi yüksek radyolar dinlemek, ve her türlü dosyayı hızlı biçimde bilgisayara indirmek mümkündür. Sesli ve görüntülü iletişim de genişbant İnternet’in sunduğu nimetlerden biridir. Ağ üzerinden başkalarıyla gerçek zamanlı oyun oynamak da son derece rahat olur genişbant ile birlikte.

Akıllı Kart

Cep telefonlarımızda yaygın olarak kullanılan ve üzerinde pul büyüklüğünde bir bilgisayar bulunan kartlar, ‘akıllı kart’ olarak adlandırılıyor. Akıllı kart teknolojisinin veri saklama kapasitesi arttıkça, yakın gelecekte, kimlik kartı, kredi kartı, sosyal hizmetler kartları, nüfus cüzdanı, ehliyet ve pasaport yerine geçen tek bir kart olacak.

USB (Universal Serial Bus)

Evrensel Seri Yolu, bilgisayarların diğer cihazlarla iletişim kurması için geliştirilmiş bir veri yolu standardır. USB, iletişim standartlarında yeni bir bağlantı şeklidir. Geleneksel seri ve paralel portların yerini almak ve evrensel bir standart oluşturmak hedefiyle üretilmiştir. USB, bağlandığı alete güç de verir. 12 Mbit/s ve 1.5 Mbit/s veri transfer hızı sağlar. Günümüzde USB’den bağlanarak çalışan peçok ürün çeşiti bulunmaktadır.

Teknoloji Sözlüğü

WiMAX

Ev ve ofislerin yanı sıra havaalanı ve otel gibi halka açık ortamlarda da kullanımı hızla yaygınlaşan Wi-Fi kablosuz İnternet bağlantı teknolojisinin kardeşi WiMax (802.16a), 75 Mbps bağlantı hızı sunabilen bir kablosuz bağlantı standardı. Yer altından kablo döşenmesi mümkün olmayan, zorlu yerleşim yerlerinde büyük avantajlar sağlayacak WiMAX'in fiyat ve performans dengesinin oturması birkaç yılı bulacak.

WLAN

Açılımı Local Area Netwotk (Yerel Alan Ağı) olan LAN’ın önüne Wireless (kablosuz) kısaltmasının eklenmiş halidir. Kablosuz Yerel Alan Ağı, mevcut kablolu ağlara ilave olarak kurulabilir veya alternatif bir seçenek şeklinde kullanılabilir. Ağa bağlı bilgisayarların birbiriyle ve uzak ağlarla olan iletişimlerini kablosuz olarak sağlayan WLAN, veri iletimini hava üzerinden elektromanyetik dalgalar halinde taşıyarak, kablo bağlantılarını azaltan bir çözümdür. WLAN uygulamaları, kullanıcının hareket imkanını kolay bir kurulumum rahatlığı ile birleştirir.

GPRS

Cep telefonu ve diğer taşınabilir cihazların, bulunulan yerden bağımsız olarak, İnternet Protokolü (IP) ağı üzerinden standart çevirmeli telefon hattıyla aynı hızda veri gönderip almasını sağlayan teknolojidir. Taşınabilir cihazlar, GPRS (General Packet Radio Service) özelliğini kullanarak web üzerinde gezinti yapabilir, e-posta alıp gönderebilir, veri ve medya yükleyebilir. Buna ek olarak dizüstü bilgisayarınıza ve diğer mobil cihazlara da bağlantı işlevi görebilir. GPRS kullanıcıları, bu özellik ile Internet'e sürekli bağlı olduklarından "her zaman açık" şeklinde nitelenirler. Sahada çalışanlar kısa mesajları kullanarak iş durumlarını raporlayabilir ve destek isteyebilir.

Kızılötesi

Renk tayfında kırmızının altında kalan ve gözle görünmeyen ışık dalgasıdır. Genellikle uzaktan kumandalarda basit işlemler yapmak ve taşınabilir cihazlarda dosya transferi için kullanılıyor. Tıp alanında da yoğun kullanımı bulunan bir teknoloji. İki kızılötesi cihazın haberleşmesi için “göz göze” gelmeleri şartı bulunuyor. Etki alanı çok kısıtlı olduğu için, kızılötesinin yerini günümüzde Mavidiş gibi, radyo dalgalarıyla iletişim kuran modern protokoller almaktadır.

Mavidiş

Son zamanların popüler iletişim yöntemi olan Mavidiş (Bluetooth), en çok on metre uzaklıkta bulunan Mavidiş özelliği aktif durumda olan cihazları birbirine bağlayan, tüm dünyada kullanılan bir radyo frekansıdır. Bu özellikle dizüstü veya avuçi bilgisayarları başka dizüstü bilgisayarlara, cep telefonlarına, kameralara, yazıcılara, klavyelere, hoparlörlere ve bilgisayar faresine bağlayabilir. Uyumlu çalışma araçlarını tam bir işlevsellik içinde bir arada kullanmayı sağlayan bir kişisel ortam ağı (PAN) oluşturarak, Mavidiş özelliği etkinleştirilmiş cihazlar arasında hızlı ve kolay erişim sağlar.

BlackBerry

BlackBerry, profesyoneller ve ileri seviye kullanıcıların bilgilerine ulaşmak için varolan çözümlerden biri olmasının yanında bir iletişim cihazıdır. Hareket halindeyken devamlı olarak iş yada kişisel e.postalarına ulaşmak isteyen kullanıcılar için bir çözüm sunarken aynı zamanda telefon, kısa mesaj, internet ve WAP tarayıcısı, adres defteri, ajanda gibi özellikleri de barındırıyor. BlackBerry, Push (itme) teknolojisini kullanarak posta kutusuna gelen e.posta, toplantı isteği gibi bilgileri eş zamanlı olarak BlackBerry cihazına taşır. Postaları almak için hiçbir yere bağlanmak, arama yapmak gibi işlemler yapmaya gerek yoktur.

Teknoloji Sözlüğü

JAVA

Bir programlama dili ve bununla birlikte bir platformdur. Birbirinden farklı aygıtlarda çalışabilen Java, bu aygıtlar arasında iletişimi kolay hale getirir. Son zamanlarda daha çok cep telefonu ve benzeri mobil cihazlarda kullanımı yaygınlaşan Java’nın kişisel birlgisayarlar ve kurumsal sistemler üzerindeki etkisi de tartışmasız olarak büyüktür. Masaüstü bilgisayarlarda Java uygulamalarının çalışması için herhangi bir ayara gerek yoktur.

3K (Üçüncü Kuşak)

İletişim teknolojileri dünyasına son yıllarda damgası vuran 3K, mobil iletişim cihazlarının İnternet’e yüksek hızda erişmesine olanak sağlayan ve farklı teknolojilerin bir araya gelmesiyle oluşan bir kavram. Bu teknolojik olgu, video ve karmaşık uygulamalar gibi yüksek bant genişliğindeki içerikleri görüntüleme ve görüntülü telefon görüşmelerine olanak sağlıyor. 3K’yı halihazırda etkin olarak kullanan ülkelerin başında Japonya ve Güney Kore gelmekte.

Megapiksel

Sayısal kameralar ve tarayıcılar gibi görüntüleme cihazlarının görüntü çözünürlüğünü açıklamak için kullanılan ölçü birimidir. Bir megapiksel, bir milyon resim birimi ya da piksel içerir. 1 megapiksel, 1 milyon pikselden oluşur. Cep telefonlarında yaygın olan 1.3 megapiksel çözünürlük yetenekleri varken, sayısal fotoğraf makinelerinde 5 megapiksel yaygın olarak görülmektedir. Profesyonel modellerde ise bu değer çok daha yüksektir.

DNS

Alan adı sistemi, sunucunun ve ona bağlı istemcilerin internet kayıtlarının tutulduğu bir tür veritabanıdır. Siz bir siteye erişmek istediğinizde, DNS sayesinde hangi site nerde , hangi IP hangi bilğisayara ait olduğu belirlenir, ve istediğiniz yere erişirsiniz. Bu sistem istemcilerin ve sunucuların isimlerini, alan adını ve IP numarası gibi bilgileri içerir.

Wi-Fi

Wi-Fi veya Kablosuz Yerel Alan Ağı (WLAN), kablo yerine 802.11a, 802.11b veya 802.11g radyo frekansı kullanan ve çeşitli kablosuz İnternet bağlantıları sağlayan orta boyutta bir BT ağıdır. Wi-Fi veya Yerel Ağ'ın olduğu yeri biliyorsanız, web içinde gezebilir, e-posta gönderip alabilir ve özel şirket ağınıza erişebilirsiniz. Bu ağ sürekli olarak hareket halinde olan durumundaki çalışanlar için idealdir. Son zamanlarda ev ve küçük ofislerde de, taşınabilir bilgisayar kullanımının artması sebebiyle kullanımı popülerleşmiştir.

Bas-Konuş

Genellikle, cep telefonlarının kullanıldığı bir “walkie-talkie” servisi olarak tanımlanır. Hücresel üzerinden Bas Konuş (PoC), hücresel şebeke üzerinden bire bir ve grup konuşmalarını mümkün kılan bir servistir. Düğmeye bir kez bastığınızda herkes sizi duyar, düğmeyi bıraktığınızda, diğer kişiler size yanıt verir. "Push-to-talk over Cellular" olarak adlandırılan sistemde, özellikle gruplar için keyifli bir iletişim yolu oluşturacak.

Monday, July 2, 2007

Bira ve şaraptan elektrik elde edildi


Bilim insanları bira ve şaraptan elde edilen atık suyla elektrik üretmeyi başardı.

Avustralyalı bilim insanları yeni bir buluşa imza attı. Queensland Üniversitesi’nden bilimadamları, şarap ve bira atığını tekrar işleyerek elektrik üretiminde kullanılan suya dönüştürmeyi başardı.

Yeni yöntemle bilim insanları bira atıklarını yaktıktan sonra organik maddedeki kimyasal enerjiyi serbest bırakarak elektriğe dönüştürüyor.
Laboratuvar testlerinin başarılı olması üzerine bilim insanları, ülkenin en büyük bira fabrikasının hemen yanında kimyasal bir reaktör inşasına başladı.

Keşfedilen yöntemle bu santralden büyük bir haneyi aydınlatacak kadar elektrik üretiminin elde edilmesi planlanıyor.
Eğer başarı sağlanırsa, bu teknolojinin yayılarak diğer bira ve şarap fabrikalarıyla gıda bağlantılı tesislerde de kullanılması planlanıyor.

Bilim insanlarına göre bir bira fabrikasının tüm atığını değerlendirebilecek bir kimyasal reaktör, 2 bin haneye yetecek kadar elektrik üretebilir. Hatta bira ve şarap atığının sadece elektriğe değil, gaz enerjisine de dönüştürülebileceği belirtiliyor.

Bilim insanları ayrıca, sürecin sonunda elde edilen suyun da içilebileceğini söylüyor. Bu yeni yöntem, kuraklık nedeniyle suyun artık çok daha değerli ve pahalı olduğu Avustralya’da bira ve şarap üreticilerine de cazip geliyor.

Saturday, June 30, 2007

Organ naklinde embriyona gerek bırakmayan yeni yöntem..


Japon araştırmacılar, her türlü kişisel dokuların oluşturulmasının mümkün olduğunu gösterdi. Kişiselleştirilmiş kök hücrelerin yaratılması yönündeki son gelişmelerin, etik sorunları da aşabileceği belirtilmekte.


Söz konusu yöntem klonlamaya, yumurta bağışına, ya da embriyonlara zarar verilmesine gerek bırakmadan her türde kişisel dokuların oluşturulmasına olanak tanıyor. Kök hücre teknolojisinde fareler üzerinde gerçekleştirilen gelişmelerin insanlar için de geçerli olması durumunda bu alana ket vuran etik tartışmaların da son bulacağına inanılıyor.

Kyoto Üniversitesi’nden Shinya Yamanaka ve Kazutoshi Takahashi fareleri embriyon hücrelerinde bulunan ancak erişkinlerde olmayan dört iletici kimyasala maruz tutarak bu canlıların deri hücrelerinden embriyonik kök hücre işlevini gören hücreler (ESC’ler) elde ettiler.

Araştırmacılar fare embriyonlarındaki farklılaştırılmış hücrelerden de ESC’ler üretmeyi başarsalar da, embriyonlarla ilgili etik tartışmalara son vermesi açısından, deri hücrelerinden elde edilen hücreler çok daha önemli bir yer tutuyor.


Nasıl yapıldı?
Etik açıdan sorunsuz, kişiselleştirilmiş bir sağaltım yöntemi kök hücre araştırmalarında çoktandır düşlenen bir durumu gerçeğe dönüştürebilir. Bu yöntemle elde edilecek yedek dokular organ bağışında yaşanan açığı bir çırpıda giderebilir.
Bu dokular genetik açıdan alıcınınkiyle özdeş olacağından, hastalar kendilerine bağışlanan organların aktarılmasından sonra yaşamları boyunca bağışıklık sistemini dengede tutacak ilaçlar alma külfetinden kurtulabilirler.
Yamanaka ile Takahashi, deri hücrelerinden embriyonik kök hücreler elde etmek için önce farelerin ESC’lerinde bir hayli etkin olup, erişkinlerde etkin olmayan 24 genin izini sürdüler.
Ardından bu genlerden oluşan bileşimleri virüslerdeki deri hücrelerine aktardılar. Bu aşamada kimi deri hücrelerinin görünürde ESC’lere dönüştüklerine, bu süreçte özellikle de Oct3/4, Sox2, Myc ve Klf4 adıyla bilinen dört genin can alıcı bir rol oynadığına tanık oldular.



İnsan hücreleri
Söz konusu dört gen deri hücrelerinin gelişim sürecini yeniden devinime geçiren kimyasal unsurların meydana gelmesinde etkili oluyor. Sonuçta ortaya çıkan ESC benzeri hücrelere ikna edilmiş çok-işlevli, ya da pluripotent hücreler (iPC’ler) adı veriliyor.
Yamanaka ve Takahashi bu hücreleri bağışıklık sisteminden yoksun farelere aktarmak suretiyle hücrelerin bedendeki herhangi bir dokuya dönüşebileceğini kanıtladılar. Burada asıl sorun bu dört kimyasalın erişkin insan hücrelerinde de aynı etkiyi yaratıp yaratmayacağı.
Londra University College uzmanlarından Chris Mason yöntemin insanlar için de geçerli olması durumunda, böylesine bir süreçle gerçek bir sağaltımın gerektireceği sayıda hücre elde etmenin son derece basit olacağına dikkat çekiyor.



Önemli bir adım
Öte yandan, Yamanaka elde ettikleri bulguların doğrudan erişkinlerin hücrelerinden pluripotent hücrelerin elde edilmesine olanak tanıması açısından çok önemli bir adım olduğuna parmak basarak,"İnsan embriyonik hücreleri Parkinson gibi bir yığın hastalığın sağaltımında kullanılabilir," diyor.
Hastanın hücrelerine gen yüklerken virüslerden yararlanmanın beraberinde geireceği bir başka önemli sorun daha var: Acaba virüs bu hücrelerin içinde bir hastaya aktarıldığında da herhangi bir zararlı etki yaratmayacak mı?
Dahası, c-Myc geninin üretimi kanserin gelişmesiyle ilintili olduğundan, bizzat Yamanaka aktarılan hücrelerin yoldan çıkarak kansere yol açabileceği konusunda uyarıda bulunuyor.
New Scientist, 7 Ekim tarihli sayıdaki haberde şu noktaya dikkat çekiliyor: Ne var ki, tümden ele alındığında, kök hücre araştırmacıları elde edilen bulguların son derece ümit verici olduğu görüşünde birleşiyorlar..

Matematikte başarılı olmak, yetenekle mi yoksa çalışkanlıkla mı ilgili?


Kimi insanlar için matematik çok zor gelir, başarılı olamadıkları için de bu dalı pek sevmezler. Herkes matematik dáhisi olamaz, ama belli ölçüde matematiği herkes anlayabilir diyor bilim insanları.
Matematik sınavı yaklaştı. Sayılar, denklemler ve problemler aklınıza bir türlü yerleşmiyor mu? En iyisi oturup çalışmak. Yoksa kimi insanlar için çalışmak boşuna mı? Hayır, hiç de değil, belli ölçüde matematiği herkes öğrenebilir.
Matematikte başarılı olmak "matematik anlayışı" gerektirir. Matematik anlayışı ise soyutlama yetisi, mantıksal düşünce ve yaratıcılığın bir kombinasyonudur. Ve tahmin edeceğiniz gibi buradan yeteneğe geldik. Sonuçta her insan aynı derecede yaratıcı değildir. Ve birçok matematikçi ailelerine baktığımızda, matematik yetisinin de diğer bazı yetiler gibi kalıtsal olduğunu görürüz.

Mars uykusuzluğa çare olabilir..


NASA, astronotları 25 saat süren bir Mars gününe hazırladı. İnsanların biyolojik saatinin 23 saat 47 dakikadan 24 saat 48 dakikaya çıkabileceğini ortaya koyan araştırmanın uykusuzluğa çare olacağı belirtiliyor.
ABD’nin seçkin üniversitelerinden Harvard Tıp Fakültesi ile Brigham ve Kadın Hastanesi tarafından yapılan ve sonuçları Proceedings of the National Academy of Sciences dergisinde yayınlanan araştırmada, 22 ila 33 yaşındaki 9 erkek ile 3 kadın 65 gün süreyle akşamları 90 dakika parlak ışıkta yaşamak zorunda bırakıldılar.

İnsanların biyolojik saatinin 23 saat 47 dakikadan 24 saat 48 dakikaya çıkabileceğini ortaya koyan araştırma, ışığın biyolojik saat için önemini gösterdi.

Araştırmanın, deneğin akşam iki kez 45 dakika canlı ışığa maruz bırakılmasıyla uyku döngüsünün uzatılabileceğini ortaya koyduğunu belirten bilim adamları, ışıkla tedavinin, saat farkı veya gece çalışma gibi uyku düzeninde bozulmaya neden olan unsurlardan ötürü uykusuzluk rahatsızlığı çekenler için yardımcı olabileceğini kaydettiler.

Araştırmaya katılan tüm denekler, Dünya’dakinden bir saat fazla olan Mars gününe, uyku düzenlerini adapte edebildiler.

Hayvanlar üzerinde daha önce yapılan deneylerde, uyku düzeninin uzunluğundaki doğal değişimin, günün uzunluğuna bağlı olduğu belirlenmişti.

Uzaydan volkanik patlama


NASA volkan patlamasını uzaydan işte böyle görüntüledi.
Geçtiğimiz günlerde Rusya'da Shiveluch Volkanında meydana gelen patlamalar gökyüzüne 9.750 metre boyunda dev dumanlar gönderdi.
Nasa tarafından görüntülenen bu gri- kahve duman tabakası ise bu tür patlamalarda oluşanlardan biraz farklıydı. Buz kütleleriyle kaplı kara parçasının üzerinde gölge oluşturan bu duman kütlesi ilginç görüntülerin oluşmasına neden oldu.
Geçtiğimiz 10 bin yıl içinde 60 adet patlamanın meydana geldiği Shiveluch volkanı dünyadaki aktif volkanlardan biri.

Thursday, June 28, 2007

Isınmanın Dünyanın Dönme Hızına Etkisi..


Dünya ısındıkça daha hızlı dönecek !Bilim adamları küresel ısınma yüzünden dünyanın daha hızlı döndüğünü açıkladı.

Almanya Max Planck Meteroloji Enstitüsü’nden bilim adamları küresel ısınma yüzünden dünyanın daha hızlı döndüğünü açıkladı. Dönüş hızının artmasına bağlantılı olarak gelecekte günler de kısalacak.

Merkezi Hamburg’da bulunan Max Planck Enstitüsü’nden Jeofizik uzmanı Felix Landerer ve ekibi küresel ısınmanın yarattığı ısıyla dünyadaki suların ısınıp genleştiğini dolayısıyla da su seviyesinin arttığını belirterek bu genleşmenin dünyadaki su dağılımına ne gibi bir etki yapacağını anlatmak için bir model geliştirdi.

Bu model üzerinden açıklama yapan Felix Landerer dünyanın Güneş etrafındaki normal dönüş hızının 23 saat 56 dakika sürdüğünü fakat dönüş hızının küresel ısınmaya bağlı olarak 200 yıl içinde 0.12 mil daha hızlı olacağını söyledi.

Çift güneşli gezegen

Çift güneşli gezegen mümkün mü?


Bilimadamları, Star Wars filmindeki iki güneşli gezegenin fantezi olmayabileceğini düşünüyor.


ABD'nin Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) araştırmacıları, 1997 yapımı filmde kahramanın ufukta izlediği iki kızıl güneşin olduğu klasik sahnenin benzerlerinin evrende olabileceğinin gözlendiğini belirtti.


NASA'nın Spitzer Uzay Teleskobu ile, güneş gibi tek yıldız etrafında yer alan gezegen sistemleri gibi çift yıldız etrafındaki gezegen sistemlerinin de yaygın olduğunu gözlemleyen araştırmacılar, bulgularının ayrıntılarını Astrophysical Journal adlı gökbilim dergisinde yayımladı.


Bilimadamları, araştırmalarında Spitzer teleskobundaki kızılötesi kamerayı kullanarak, çift yıldız ya da başka deyişle ikili yıldız etrafındaki toz disklerini gözlemledi.


NASA'nın Jet Tepkime Laboratuvarı'ndan (JPL) Karl Stapelfelt, "Çift yıldızların olduğunu biliyoruz, ancak sorun orada durup iki güneşin batımını izleyebileceğiniz bir gezegen olup olmadığı" derken, Spitzer teleskobuyla yapılan gözlemlerden böyle gezegenlerin bulunduğu sonucunun çıktığını söyledi.


Toz diskleri, gezegeni oluşturan parçaların artıklarından oluşuyor. Bilimadamları, toz disklerinde gezegenlerin de olabileceğini, ancak kesin olmadığını düşünüyor.Dünyadan 50 ile 200 ışık yılı uzaklıktaki 69 çift yıldızlı sistemi inceleyen NASA ekibi, ikili yıldız sistemlerinin yüzde 40'ının toz diskleri bulunduğunu tespit etti.

Kokunun Hafıza Üzerine Etkisi

Koku, hafızayı güçlendiriyor Science Dergisi'nin haberine göre hafızanızı güçlendirmek istiyorsanız, bir gül koklayın.


Almanya’daki Lübeck Üniversitesi bilim adamlarından Jan Born ve ekibi, uykunun hafızaya nasıl etki ettiğini bulmak için, deneklere bilgisayardan çift objeler ve kartlar gösterdiler.


Denekler sonra iki gruba ayrıldı ve birinci grup gül kokusu, ikinci grup ise hiçbir şey koklatılmadan uyutuldu. Deneklere uyku sırasında da koku koklatan uzmanlar, uyku sırasında beynin verdiği reaksiyonları MRI cihazıyla ölçtüler.


Deneye katılanların yüzde 97.2’si, bir gün sonra uyumadan önce kendilerine gösterilen kartların yerlerini hatırladılar. Gül kokusunu koklamadan uyuyanlarda ise bu oran yüzde 86’da kaldı. MRI taramalarında da uyku sırasında koku koklatılan deneklerin beyinlerinin hippocampus bölümünde aktivite tespit edildi..

Dinozorların yüzme bildiği kanıtlandı

İspanya’nın La Virgen del Campo bölgesinde bulunan 125 milyon yıllık fosilleşmiş pençe izleri, etobur dinozorların arka ayaklarını hareket ettirerek güçlü akıntılara karşı yüzebildiğini gösterdi.



Journal Geology dergisinin Haziran sayısında yer alan makaleye göre, 125 milyon yıl yaşındaki bu kanıtlar uçmayan dinozorların yüzebildiğiyle ilgili en güçlü kanıtı oluşturuyor.
Paleontolog Ruben Ezquerra ve ekibi tarafından yapılan araştırmada yaklaşık 16 metre uzunluğundaki bir patikada “S” şeklinde 12 tane pençe izi bulundu. Bu bölge karada yaşayan dinozor fosillerinin yoğunlukla bulunduğu bir alan olarak da biliniyor.
Pençe izlerinin şekli ve aralarındaki mesafenin ölçülmesi, dinozorun 2-3 metre derinlikte yüzerken zemini iterek güç aldığını ve kendini öne iteleyebildiğini gösteriyor.
Biliminsanları bu yüzme şeklinin bugünkü su kuşlarınınkine benzediğini söylüyor.
Uzun zamandır dinozorların yüzme kabiliyetine sahip olup olmadığını araştıran biliminsanları, iki sene önce ABD’nin Wyoming eyaleti sınırları içerisine bulunan eski bir denizde, iki ayaklı bir dinozorun yüzebildiğine dair izler keşfetmişti.
Biomekanik modelleme ve dinozor fizyolojisini daha iyi kavramak için önemli olan buluşun, bilim dünyasında yeni araştırma alanları yaratması bekleniyor.

Monday, June 25, 2007

BESİNLERLE GÜZELLEŞİN


Doğru beslenmeyle gerçekten güzelleşebilir misiniz? Tabii ki evet. Ancak bu olay bugünden yarına gerçekleşmez. Meyve ve sebze, et ve balık, hububat ve süt ürünlerinden oluşan, doğal ve doğru bir karışımla vücudunuz daha dirençli olur. Eğer böyle beslenirseniz birkaç hafta sonra kendinizi daha iyi hissetmekle kalmayacak görmeniz de daha iyi olacak. Kısacası güzellik içten geliyor. Beslenme uzmanları hangi besinlerin en iyi güzellik faktörü olduğunu şöyle sıralıyorlar:

DÜZGÜN BİR CİLT
Her gün bir miktar ayçiçeği çekirdeği veya kabak çekirdeği yiyin. Bu çekirdekler esas halinde element olan çinko içerirler. Vücutta çinko eksikliği ise derinin daha çabuk buruşmasına yol açar. Ayrıca sabah ve akşam kivi yiyin. Bu meyvenin içerdiği C vitamini dolaşımı harekete geçirir ve bunun sonucu olarak deri daha iyi beslenir. Yumuşak bir cilt için A vitamini de önemlidir. Bu vitamin balıkyağında fazla miktarda vardır. Üç ayda bir, iki haftalık bir kür yapın.

PARLAK GÜR SAÇ
Haftada dört yumurta yiyin. Yumurtada saça parlaklık kazandıran bol miktarda kükürt vardır. Bol protein içeren besinler (et, balık, kümes hayvanları, peynir) salatayla birlikte yendiğinde saç gür olur. Çünkü saçın yüzde 97'si protein maddesi olan keratinden oluşuyor.

PARLAK GÖZLER
Haftada üç kere az bir miktar bitkisel yağla pişirdiğiniz havuç yiyin. Havuçtaki A ve E vitaminleri görmeyi kuvvetlendirir, gözlere parlaklık kazandırırlar. Kepek, çavdar ekmekleri içerdikleri selen elementinden dolayı gözleri hastalık mikroplarından korur.

KUVVETLİ TIRNAKLAR
Her gün yoğurt yiyin. Yoğurtta tırnakların oluşumu için önemli olan protein vardır. Toz jelatin de bu etkiyi fazlalaştırır. Kırılan tırnaklara karşı ceviz ve yer fıstığı yiyin. Her ikisi de tırnakları sertleştiren biotin içerir.

SAĞLIKLI DİŞLER
Günde iki kere 150 gram yağsız peynir yiyin. Peynirdeki kalsiyum dişetini kuvvetlendirir, dişleri sağlamlaştırır. Ayrıca balık ve kümes hayvanları da dişlerin sağlam olması açısından önemlidir. Bunlarda dişleri sertleştiren fosfor vardır. GERGİN GÖĞÜSLERGünde iki kere öğünler arasında bir bardak ananas suyu için. Ananasın içerdiği bol miktardaki bromelain enzimi dokuları gerginleştirir. Sabahları kahvaltıdan önce bir çorba kaşığı bitkisel yağ, hücreleri zararlı maddelerden ve serbest radikallerden korur, sizi gençleştirir.


KAN GRUBUNA GÖRE BESLENME

Yapılan son araştırmalar kan gruplarıyla beslenme arasında bir ilişki olabileceğini ortaya koyuyor. Bir kan grubu için kötü olan yiyecek başka bir kan grubu için iyi olabiliyorlar. Araştırmacılar ayrıca niçin bazı insanların daha çabuk kilo aldıklarını da ortaya çıkarıyorlar. İşte kan grupları ve beslenme düzenleri:

0 GRUBU
Yemeniz gerekenler: Et, protein yönünden zengin yiyecekler.Yememeniz gerekenler: Buğday ve diğer tahıllar.Yapmanız gereken egzersizler: Herhangi bir aerobik programı.Sağlık riskleri: Ülser, mafsal iltihabı.

A GRUBU
Yemeniz gerekenler: Sebzeler, karbonhidratlı yiyecekler.Yememeniz gerekenler: Et ve yağ.Yapmanız gereken egzersizler: Yürüyüş, yoga, meditasyon.Sağlık riskleri: Kanser ve kalp krizi.

B GRUBU
Yemeniz gerekenler: Et, sebze ve süt ürünleri.Yememeniz gerekenler: Özellikle yememeniz gereken yiyecek yok. Aşırıya kaçmamak şartıyla her şeyi yiyebilirsiniz.Yapmanız gereken egzersizler: Yüzme ve yürüyüş.Sağlık riskleri: Sinirsel rahatsızlıklar.

AB GRUBU
Yemeniz gerekenler: A ve B gruplarındaki yiyecekler sizin için de geçerlidir.Yememeniz gerekenler: A ve B gruplarındaki yiyecekler.Yapmanız gereken egzersizler: Rahatlatıcı, gevşetici hareketler.Sağlık riskleri: Bağışıklık sisteminiz çok güçlü.


Avrupalı bilim adamlarının ortaklaşa gerçekleştirdikleri bir araştırmaya göre pişmiş sebzeler kalp hastalıkları ve kansere karşı korunmada çiğ sebzeye oranla çok daha etkili oluyor. Pişirme bitki hücrelerini yumuşatarak karotenoidlerin, yani doku bozukluklarına karşı etkili olan ve hücre plaklarının atardamarlarda toplanmasını engelleyen antioksidanların, bağırsaklarda daha iyi emilmesine olanak tanıyor. Norwich Besin Araştrma Enstitüsü uzmanlarından Sue Southonduz çiğ havuçta karotenoidlerin emilme oranının yaklaşık yüzde 3 ya da 4 olduğuna, ancak sebzenin haşlanıp ezilmesi durumunda bu oranın dört beş kat arttığına dikkat çekiyor Karotenoidlerin bedene aktarılmasında karşılaşılan sorunlardan bir tanesinin, çevresi sert bir duvarla örtülü hücrelere sahip olan havuz türü besinlerde olduğu gibi özellikle besinin yapısından kaynaklandığına parmak basan Southon bu soruna getirilecek en iyi çözümün sebzeyi pişirmek olduğunu belirtiyor..

Havucun içerdiği en önemli karotenoidin, ıspanak ve brokoli gibiyeşil sebzelerde de bol miktarda bulunan karoten olduğu belirtiliyor. Sağlığa yararlı etkileri olan öteki karotenoidler arasında sarı ve yeşil sebzelerde bulunan "lutein" ile domates ve karpuzun özünü oluşturan "likopen" gibi maddeler de yer alıyor.

İngiltere, Hollanda, İspanya, İrlanda ve Fransa'dan bilim adamlarının katılımıyla oluşan ekip pişmiş ya da işlemden geçirilmiş belli miktarda sebzelerden elde edilen kesim karoteniod oranını belirlemeye çalışıyor. Böylece bedenin gereksindiği günlük karotenoid miktarı da belirlenmiş olacak.Söz konusu araştırmanın temelini Toronto Üniversitesi'nden Venket Rao ve ekibinin 1997 yılında elde ettiği, domates salça ve püresinin likopen açısından çiğ domatese kıyasla çok daha zengin olduğu yönündeki bulgular oluşturuyor. Araştırma genelde insanların, pişmiş, çiğ, püre, dondurulmuş ya da konserve olsun, daha çok sebze ve meyve yemeleri gerektiğini, karotenoid ve E vitamini gibi maddelerin ilaç yerine doğrudan besinlerden alınmasının daha yararlı olduğunu ortaya koyuyor.

Kan grubunu değiştiren teknik

Bilimadamlarının geliştirdiği kan grubunu değiştiren teknikle kan bulma sıkıntısı sona erecek.

Bu buluş sayesinde, özellikle 0 grubu kan stoklarının artırılması ve uygun kan bulma sıkıntısının sona erdirilmesi hedefleniyor.

0 grubu tüm kan gruplarına kan verebildiği için genel kan tipi olarak kabul ediliyor. Hastalara yanlış grup kan vermek ise ölümlere yol açabiliyor.

Kopenhag Üniversitesi bilimadamları, Nature Biotechnology adlı tıp dergisinde yayımlanan araştırma raporunda A,B ya da AB grubu kanları 0 grubuna nasıl çevirdiklerini tarif etti.

İşlem sırasında bakteri enzimler 'makas' rolü oyunayarak alyuvarların yüzeyindeki şeker moleküllerini kesip çıkarıyor.

Kan grubu A ve B olan kişilerin kanında bağışıklık sistemini harekete geçiren iki farklı şeker molekülünden biri bulunuyor. 0 grubunda olanlarda ise bu antijenlerini ikisi de bulunmuyor. AB grubunda ise her ikisi de bulunuyor.

Bilimadamları, 2 bin 500 tür bakteri cinsi üzerinde yaptıkları araştırmalar sonrası bu bakterilerden 2 tanesinden elde edilen enzimlerle akyuvarlardaki A ve B antijenlerini ortadan kaldıran enzimler elde etmeyi başardı.

Bu sayede A, B ya da AB grubu genel kan grubu olan 0'a dönüştürülebildi.

Cep Telefonları İnsan DNA'sını Bozuyor


Hayatımızın ayrılmazlarından biri haline gelen cep telefonlarından yayılan radyo dalgalarının vücut hücrelerine zarar verdiği, DNA yapımızı bozduğu laboratuvar deneylerinde tespit edildi. Kaliteli telefon ve kulaklık kullanılması tavsiye ediliyor.

Cep telefonu üreticileri ne kadar aksini iddia etseler de bilim adamları cep telefonundan yayılan radyo dalgalarının vücut hücrelerimize ve DNA'mıza zarar verebileceğini deneylerinde kanıtladılar.

DNA üzerinde etkilerin tehlikeli boyutlarda olduğunu belirten bilim adamları radyasyon nedeniyle mutasyona uğrayan hücrelerin kanser riskini beraberinde getirdiğini belirtiyor.Avrupa Birliği'nin konuyla ilgili kuruluşları, yine de insanların henüz endişelenmesine gerek duyulacakcak bulgulara ulaşılmadığını belirtiyorlar.

Dünya üzerinde 1.5 milyar cep telefonu halen kullanımda. Bu gelecek nesillerin ne kadar büyük risk altında olduğunun göstergesi.

Mobil telefonların etkileşim standardı SAR (Özel Soğurma Oranı) cep telefonunun çalışırken insan vücuduna etkisini belirten bir birim. Cep telefonu baz istasyonuna yakın olduğunda bu değer düşerken uzaklaştıkça artıyor. Uluslararası yönergelerde SAR seviyesinin 2 W/kg olmasının insan sağlığını etkilemediğini belirtiyor. Zaten bu seviyenin üzerindeki telefonların satılması yasak. Ancak bunun her ortamda ölçülüp ölçülmediği bir muamma.

Her ihtimale karşı, telefon alırken SAR seviye test sonuçlarını kontrol etmekte ve kulaklık kullanmakta fayda olabilir.

ATATÜRK'ÜN RİCASI

Ey milletim, Ben Mustafa Kemal'im... Çağın gerisinde kaldıysa düşüncelerim, Hala en hakiki mürşit, değilse ilim, Kurusun damağım dili...