Showing posts with label Şundan Bundan Ondan. Show all posts
Showing posts with label Şundan Bundan Ondan. Show all posts

Wednesday, July 5, 2017

YENİDEN MERHABA....

Severek ve isteyerek yayınına başladığım, o yıllardaki öngörüm ve hislerimle karman çorman paylaşımlarıma şöyle bir baktım.. Ne çok eğlenmiştim o günlerde, başka bloglar da açmıştım, ancak ilk girişim ilk göz ağrısı DİLEK KUTUSU ... :)

Neredeyse on koca yıl ve ne çok şey yaşandı... Ne çok şey öğrendim ve hala da öğreniyorum.. Hayat öğretisi bitmiyor, öğrendikçe olgunlaşıyor, büyüyor, bazen aksine küçülüp çocuklaşıyor ve hatta şımarıyoruz..
Yeniden devam etme isteğindeyim.. Yine karman çorman paylaşımlar olacak ve bu defa kendimden de bir şeyler paylaşmak, duygularımı ifade etmek istiyorum..
Ve yeniden merhaba DİLEK KUTUSU :))

Friday, November 2, 2007

Elektrik çarpmaların da ilk yapılacaklar..


Kazaların büyük bir kısmından kaçınılabilir. Olası riskleri önceden tahmin etmek ve önlem almakla engellenebilir.

Örneğin evde emekleyen bir çocuk varsa; merdiven girişleri kapatılmalıdır. Köşeli mobilyalar tehlike yaratabilir.

Masa örtülerinin sarkan uçları, çekilince üzerindeki eşyaların, sıcak sıvıların çocukların üzerine düşmesine neden olabilir ve bu şekilde yaralanmalar ve haşlanma tarzında yanıklar olabilir.
Ortadaki açık kablo uçlarını, bebekler ağızlarına götürebilir ve dudağı besleyen damarların elektrik yanığı ile ortaya çıkması, olaydan 3-5 gün sonra bile öldürücü kanamalara yol açabilir. Elektrik prizlerinin kapaklı olması çok yararlıdır.

Banyoda elektrikli alet kullanmayın. Evinizin işyerinizin elektrikli aletleri ve aksamının standartlara uygun olup olmadığını kontrol edin.

Gebelerde, anne karnındaki bebek elektrik çarpmasından, anneden daha çok etkilenecektir.
Korunma, her zaman kazaların sonuçlarını gidermekten daha kolay ve ucuzdur.

Elektrik çarpması nasıl hasara yol açar?

Tüm önlemlere karşın elektrikle ilgili yaralanma olmuşsa ne yapalım?
Elektrik çarpan kişi, Ciltte çok küçük bir cilt lezyonu görünmesi, ya da hiçbir cilt bulgusunun olmaması, cilt altındaki dokularda sorunun da küçük olduğu anlamına gelmez. Elektrik, vücuttaki damarlar, sinirler, diğer dokular yoluyla; kalbe, akciğere, beyin ve omuriliğe iletilerek öldürücü sonuçlara yol açabilir. Öldürücü kalp ritim bozuklukları,solunum durması gibi.

Elektrik çarptığı sırada kişi bulunduğu merdivenden düşebilir, yuvarlanabilir. Elektrik çarpması yanında omurga yaralanmaları ve/veya kırıklar tabloya eklenebilir.

Elektrikle uğraşırken, ani şeker düşmesi, bayılma gibi nedenler, kaza nedeni olabilir. Bu tür durumdaki kişilere yaklaşırken durumun göründüğünden daha karmaşık olabileceği düşünülmelidir.

Bilinç kaybından, ciltte basit görünen bir yanığa kadar kazazede farklı durumlarda olabilir. Mümkünse elektriği ana kaynağından kesin!
Bu şans yoksa asla çıplak elle dokunmayın, iletken olmayan malzemeyle temas alanını uzaklaştırmaya çalışın!

Omurganın zarar görmüş olabileceğini hatırlayın.Güvenlik nedeni dışında elektrik çarpan kişiyi hareket ettirmeyin.

Yaralının yanık bölgesinde giysilerini çıkarmaya çalışmayın.
Temel yaşam desteği uygulamalarını öğrenin ve uygulayın.
Dr.Serpil Yaylacı (Acil Tıp Uzmanı)

Wednesday, October 31, 2007

Google'dan Yine Konuşulacak Yenilik..


Google Grubu, internetin arama, Gmail elektronik postaları, YouTube, anında mesaj gibi tüm fonksiyonlarını biraraya toplayan bir cep telefonu işletim sistemini 2 haftaya dek kamuoyuna açıklayacak.
Wall Street Journal Gazetesi'nin haberine göre Google, kendi işletim sisteminin donanım olarak bulunduğu cep telefonlarının gelecek yılın ortalarına doğru piyasaya çıkmasını istiyor ve bu amaçla cep telefonu üreticileriyle görüşmelerini sürdürüyor.

Google'ın yakında ''GPhone'' adlı bir ürün çıkaracağı yönündeki söylentilerin yanısıra, internette kimi teknoloji sitelerinde, şirketin Asyalı üreticilerle geliştirdiği kimi telefon prototiplerinin fotoğrafları yer alıyordu..

Saturday, July 14, 2007

Olive oil, or a natural elixir (Zeytinyağ)

According to Greek mythology, the city of Athens was named after the goddess Athena as an act of homage in recognition of her gift of an olive tree to its citizens. (Poseidon's gift of a horse was deemed unworthy.) Legend has it that all the olive trees in the world sprang from Athena's original tree. Excavations in Urla near Izmir revealed that the olive oil industry in Anatolia dates back to 600BC. In comparison, the Taris Olive and Olive Oil Agricultural Sales Cooperatives Union in Izmir "only" dates back to 1913, a mere 90 years.


Efsaneye göre insanın zeytin ağacıyla tanışması şöyledir: "Baş tanrı Zeus yeni kurulan bir kentin sahibini belirlemek için bir şart koşar. Kim ki insanlığa en değerli armağanı verecektir, o, kentin sahibi olacaktır. Bunun üzerine deniz tanrısı Poseidon ile bilgelik tanrıçası Athena yarışmaya başlar. Poseidon üç dişli çatalını bir kayaya saplar ve insanları uzak diyarlara götürecek, savaşlar kazandıracak olan atı yaratır. Athena ise mızrağını yere saplayarak onu bir zeytin ağacına dönüştürür. Şehir halkı zeytin ağacının zenginlik ve bereket kaynağı olduğuna karar verir. Böylece, tanrıça Athena'nın onuruna kente onun adı verilir."Yeryüzündeki tüm zeytin ağaçlarının da, bir kadın eliyle insanlığa armağan edilen Athena'nın ağacından çoğaldığı söylenir. Zeytin ağacının özü olan zeytinyağı ise Anadolu'da tam 2 bin 600 yıldır üretiliyor. İzmir'in Urla ilçesindeki Klazomenai antik kentinde yapılan kazılar sonucu ortaya çıkarılan zeytinyağı işliği M.Ö. 6. yüzyıla tarihleniyor. Günümüz İzmir'inde ise 'Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliği', Ege'nin 2 bin 600 yıllık zeytinyağı geleneğini tam 90 yıldır kesintisiz sürdürüyor.


A world covered in olive trees

CEO Cahit Cetin told us that, as a child in Edremit in the 1940s, he thought the whole world was covered in olive trees. Today, olives still mean the world to him and to all 27,000 producers in the union.


Dünya zeytinle kaplı (mı)?
1913 yılında kurulan birliğin yönetim kurulu başkanı Cahit Çetin'in, yaptığımız konuşma sırasında anlattığı bir çocukluk anısı aslında Tariş'in diğer çalışanlarının da zeytinle olan ilişkisine ayna tutacak nitelikte. Çetin'in anısı şöyle. "Çocukluğumun geçtiği Edremit Körfezi kıyısındaki Güre 1940'lı yıllarda deniz kıyısından, Kaz Dağları'na kadar zeytin ağaçlarıyla kaplıydı. Babamla en fazla Edremit'e giderdik, yol boyu her taraf zeytinlik. Hal böyle olunca çocuk aklıyla ben bütün dünyanın zeytin ağaçlarıyla kaplı olduğunu sanırdım. Beş, altı yaşlarındayken bir gün babamla Balıkesir'e gitmek için yola çıktık. Edremit'ten sonra Havran'ı geçince zeytinlikler bitti. Önce şaşırdım sonra anladım ki dünya zeytin ağaçlarıyla kaplı değil." Ancak gerek Cahit Çetin'in, gerekse diğer yöneticilerin kişisel dünyaları zeytinle kaplı. Onlarla konuşurken zeytine olan sevgilerini hissetmemek mümkün değil. Ayrıca, Ege misafirperverliğini fabrika şartlarında bile göstermekten geri kalmayan Tariş yöneticileri aynı zamanda birliğin 27 bin üreticisinin içinde yer alıyorlar. Onların da Ege'nin çeşitli yerlerinde zeytinlikleri var ve onlar da mahsüllerini Tariş'e veriyorlar.



Available in 25 countries

After firmly establishing their presence in Aegean, the union expanded its activities abroad. Today, Tariş products are sold in 25 countries, from the US to New Zealand and from the UK to Japan. International sales amount to 1.5 million USD. In addition, they sell 14,500 tons of unbranded olive oil annually, earning 40 trillion TL. Taris recently introduced a new line of 65 different olive oils ranging from organic to regional varieties which are sold in attractive glass and ceramic packaging. The collection includes "Eolia", an olive oil made from Edremit olives, which is named after the former inhabitants of the region. Similarly, "Moskonisi" is made from olives from Cunda Island and takes its name from the old name of the island. The union includes 33 cooperatives and 28 olive pressing facilities established in the region between Ezine and Fethiye. The union provides comprehensive support to its members in order to maintain its scrupulous high standards from production to distribution.


Dünyanın 25 ülkesindeki marka
Tariş'in yönetiminde tarihi boyunca her zaman içinde bu sevgiyi taşıyan ve işin içinden gelen insanlar bulunmuş. Aydın ve dünyaya açık Ege çiftçisinin birliği olan Tariş yerellikten aldığı gücünü evrenselleştirmiş. Tariş, ABD'den Yeni Zelanda'ya, İngiltere'den Japonya'ya kadar dünyanın 25 ülkesine markalı ürünlerini pazarlıyor. Bu satış yıllık 1.5 milyon USD'yi buluyor. Ayrıca, markasını koymadan pazarladığı zeytiyağının yıllık miktarı 14 bin 500 ton, cirosu ise yaklaşık 40 trilyon Türk Lirası.Zeytinyağını üretmek kadar sunumunun da önemini bilen Tariş son yıllarda yeni bir koleksiyon hazırlamış. Cam ve seramik şişelerden oluşan koleksiyonda organik yağlardan yöresel yağlara kadar yaklaşık 65 farklı çeşit var. Kolleksiyonun en ilginç ürünleri yöre zeytinyağları. Örneğin, Edremit yöresinin zeytinlerinden üretilen zeytinyağına bölgenin eski halkının adı olan 'Eolia' adı verilmiş. Aynı şekilde Cunda'nın zeytinlerinden üretilen zeytinyağına da Cunda Adası'nın 'Kokulu Ada' anlamına gelen eski adı 'Moskonisi' denmiş. Ezine'den, Fethiye'ye kadar olan bölgede 33 kooperatifi olan birliğin, yine bu bölgede 28 zeytinyağı sıkma tesisi var. Tariş'in çiftçisine sunduğu Arge hizmeti üretimden başlıyor. Gübrelemeden ilaçlamaya, sonrasında ürünün toplanmasına kadar zeytinin her aşamasında üretici bilgilendiriliyor. Çünkü iyi zeytinyağına ulaşmanın yolu üretim, hasat ve nakliyenin doğru yapılmasından geçiyor.



Olive oil tasters

The olive oils undergo a series of tests before being sent to the Izmir central bottling plant. Crucially, the oils are tasted by master tasters to assess their flavour and fragrance. Trained by the International Olive Oil Council, the tasters are not allowed to smoke, use perfumes or wear makeup! During tasting sessions, the oil is heated to 30 degrees in a glass bowl. The taster first tests the fragrance and then the taste of the oil. At least 15 minutes must pass between each tasting. Eating a slice of apple helps clean the palate. After the oils have been tasted, they are blended together to produce the ideal fragrance and flavour. Once the oil is bottled, it is ready to be distributed to us, the grateful end-users. Taris put it best when they described olive oil as "liquid sunshine". Perhaps all of us are Athenians after all!




Zeytinyağı degüstatörleri

Bölgelerdeki tesislerde elde edilen zeytinyağları şişelenmek için İzmir'deki merkeze gelene kadar üç aşamada analiz ediliyor. Bu analizler zeytinyağının asit ve kimyasal değerlerini belirliyor. İzmir'de son şişeleme öncesi tekrarlanan bu analizlere bir de duyusal testler ekleniyor. Yani devreye 'degüstatörler' giriyor. Degüstatörler, yani tadımcılar zeytinyağının şişelenmeden önce ve sonrasında tat ve koku durumunu kontrol ediyorlar. Farklı zamanlarda farklı ülkelerde 'Uluslararası Zeytinyağı Konseyi' tarafından verilen degüstasyon eğitiminden geçmiş olan tadımcılar, sigara içmiyorlar. Ayrıca parfüm, kokulu sabun kullanmıyorlar ve makyaj yapmıyorlar. Bütün bunlar zeytinyağının tat ve kokusunu doğru anlayabilmek için yapılıyor. Renkli cam bir kaba alınan zeytinyağı önce 30 dereceye kadar ısıtılıyor.Ardından uçucu ve aromatik bileşenlerinin açığa çıkması için kap sağa sola hafifçe sallanıyor. Önce koklanan yağ sonra tadılıyor. Tadımcı o anda algıladıklarını önündeki kağıtta yazan iyi ve kötü özelliklerin karşılarına puanlıyor. İkinci bir tadım için aradan en az 15 dakika geçmesi gerekiyor .Tadımcı bu arada bir dilim elma yiyerek ağzını temizliyor. Tadımdan çıkan sonuçlara göre zeytinyağının olumsuz özellikleri harmanlanarak ortadan kaldırılıyor. Şişeleme sonrası son analizler ve tadım işlemi yapılarak zeytinyağlar hayatımıza tat katmak üzere bizlere ulaştırılıyor. Sanırım yazıyı ülkemizin bu güçlü firmasının zeytinyağını tanımlamasıyla bitirmek doğru olur. 'Güneş Eridi Zeytinyağı Oldu'.

Sobeee...! :)

This summary is not available. Please click here to view the post.

Friday, May 25, 2007

Secret of the Evil Eye Bead

According to the beliefs in Anatolia, carrying a small blue bead on your person is an effective way to be protected from the evel eye. Small glass beads with this unique feature have spread from Anatolia, around the world. If your travels take you to the village of Gorece near İzmir, you can see them being made with your own eyes and get one to guard you against bad luck.The belief that various things are endowed with positive or negative powers is as old as the history of mankind. This belief directs people to escape or defend themselves against things that are considered harmful and dangerous. In the same way, this gave way to the thought that things that are considered helpful can be used to ensure health, happiness and success.

An eye for an eye

The belief in the evil eye originated in Sumer, Babylon and ancient Egypt. In these cultures, a blue bead resembling an eye in color and shape was used to ward off the striking power of bad thoughts, which are released through the eyes. In ancient Egypt, the Eye of Osirus or the Eye of Horus were accepted as the most famous symbols to protect against the evil eye. Among Turks, the belief in the evil eye stretches back to shamanism practices in Central Asia.Today in Turkey various things are used to protect against misfortune: horseshoes, garlic, eggshells, dried thorns, children's slippers, rag dolls, agate, tortoise shells, seashells, coral, black cumin, pebbles, date pits and of course blue charms...



From a folk belief to a handicraft

Small beads designed in the shape of an open hand or an eye are sewn onto children's clothing while adults place them on their key rings, wallets and belts. Larger beads are used for decoration. Today, to meet the rising demand, charms are made from plastic, ceramics or dried clay. But genuine blue charms made from glass are still produced in some villages in Anatolia, particularly in the Aegean region.


Where are genuine blue charms made?

In the Izmir area, five kilometers from the Menderes Airport, is the village of Görece, one of the places where very fine blue beads are made according to traditional methods. Making evil eye bead is a difficult business; even so the master craftsmen enjoy their work and produce four to five thousand beads per day fired at temperatures between 600-800 degrees. Traditionally, seads are made out of glass and colored with natural dyes obtained from cobalt, opal and zinc and fired in woodburning kilns.

Monday, March 12, 2007

Saturday, March 10, 2007

İşte Burdayım.. :)

Nasıl yaparım, takip edebilir miyim, sıkılır mıyım derken bloglara bir şekilde bulaştım...
Açıkçası çok da keyifli... Paylaşımlarda bulunmak, yeni dost ve arkadaşlar edinmek.. :)
İşte bugün ikinci blogumu da hayata geçiriyorum... Laf aramızda bu defa ki girişimim tamameeenn duygusal... :))))

Destekleyen tüm dostlara sonsuz teşekkürler... ;)

ATATÜRK'ÜN RİCASI

Ey milletim, Ben Mustafa Kemal'im... Çağın gerisinde kaldıysa düşüncelerim, Hala en hakiki mürşit, değilse ilim, Kurusun damağım dili...