Tuesday, July 31, 2007
Selülite karşı greyfurt
Doğanın sunduğu birçok ürün, bileşimlerindeki malzemeler sayesinde hem yaşlılığı geciktirici, hem de formda kalmayı sağlayıcı özellikler sunuyor.
Son birkaç yıldır, olumlu özellikleri kozmetikçiler ve alternatif tıp tarafından keşfedilen doğal ürünler arasında, greyfurt meyvesi, ayçiçeği ve yeşilçay ilk sıralarda yer alıyor...
Greyfurtlu diyet kilo verdiriyor
Greyfurt meyvesinin, bileşimindeki C vitamini, kalsiyum, fosfor ve potasyum sayesinde sindirim salgılarını uyararak hazmı kolaylaştırdığı, idrar söktürerek böbrek taşlarının atılmasına yardımcı oluyor.
Greyfurt ayrıca kanı temizleme özelliğine de sahip. Böylelikle beden ve zihin yorgunluklarını azaltıyor, üstelik sabahları aç karnına alındığında vücuttaki fazla yağların erimesine yardımcı oluyor. Amerika’da yapılan araştırmalar greyfurt meyvesiyle birlikte uygulanan diyetlerin, kilo verme sürecini hızlandırdığını da ortaya koyuyor.
Serbest radikallerle savaş
E vitamini çok etkili bir antioksidan. Hücre yenilenmesine ayardımcı oluyor, yaşlanma sürecini geciktiriyor, ayrıca cildin yenilenmesine yardımcı oluyor.
Cildin yaşlanmasında serbest radikallerin de etkisi oldukça fazla. Ayrıca hücre zarı ve hücre içinde ciddi bozukluklara yol açabiliyor. E vitamini antioksidan etkisi serbest radikallere karşı savaşıyor. E vitamini ayrıca UV ışınlarının zararlı etkilerinin önlenmesinde önemli bir role sahip.
Aynı zamanda cildin bağışıklık sisteminin güçlenmesinde etkili. E vitaminin yoğun olarak bulunduğu doğal besinlerden biri Kuzey Amerika ve Avrupa’da yetişen çuha çiçeği.
Ancak tohumundan elde edilen yağın kullanımı henüz yeni.
UV ışınlarına karşı havuç öneriliyor
Havuç yağı ise içerdiği kartenoidler sayesinde cilt sağlığı için vazgeçilmez kaynaklardan biri olarak karşımıza çıkıyor. Kolaylıkla sindirilebilen bu antioksidanlar en yoğun olarak havuçta 600 farklı çeşidiyle bulunuyor.
Vücutta A vitaminine dönüşen beta karoten cilt yaşlanmasını geciktirici özellikleriyle öne çıkarken yan aynı zamanda güneşin zararlı UV ışınlarından koruyucu etkisiyle biliniyor. Likopen ise sebze ve meyvelerde doğal olarak bulunan karoten ailesine ait bir pigment.
İnsan vücudu likopen üretmediği için vücut yoluyla alındığında hücreler arasındaki bağları güçlendiriyor ve hücre metabolizmasının gelişimine yardımcı oluyor.
Tamamen doğal...
Türkiye’de seçkin eczanelerde satılmaya başlanan antioksidan etkili ‘Greenplus’, enerji ve diyete yardımcı ‘Grapefruit Plus’, anti aging etkili ‘Sun Shine Plus’ ve selülite karşı ‘New Celerase Plus’ kapsüllerinden oluşan dörtlü kombinasyon yağların eritilmesinde, sağlıklı ve hızlı kilo verme sürecinde etkili. Ayrıca hücre yenilenmesine yardımcı olarak yaşlanma sürecini yavaşlatıcı özellikleri de bulunuyor.
Mayo ve bikini alırken
Dikkatli ve bilinçli seçim yaparak mutlu sona ulaşabilirsiniz. Ancak bunun için öncelikle vücudunuzu çok iyi tanımalı ve size en uygun modellerin hangileri olduğunu bilmelisiniz. Mesela göğüsleriniz büyükse straplez modellerden kesinlikle uzak durmalısınız.
Ya da basenlerinizdeki fazlalıkların daha da belirgin durmaması için kenarı ipli modellerden kaçınmalısınız. Elbette ki vücudunuzdaki fazlalıkları gizlemek için yalnızca kapalı modelleri tercih edecek değilsiniz. Kendinize en çok yakışan mayoyo bulmak, rahatsız olduğunuz bölgelerinizi kapatıp hoş taraflarınızı ön plana çıkarabilmek için önerilerimize kulak verin;
Boyuna çizgili mayolar sizi olduğunuzdan daha zayıf gösterecektir.
Alt tarafınız ince, üstünüz kalınsa ya da tam tersi bir durum sözkonusuysa tek parça mayalorı tercih etmelisiniz.
Eğer çok zayıf olmaktan şikayetçiyseniz büyük desenli mayoları, enine çizgilileri tercih ederek biraz daha dolgun görünebilirsiniz.
Giyeceğiniz mayonun rengine de dikkat etmelisiniz. Açık renkliler sizi olduğunuzdan daha kilolu gösterirken, koyu renkliler ise daha zayıf görünmenizi sağlar.
Göbeğiniz varsa üçgen bikini yerine düz renk mayoları tercih edin. Çok da desenli olmamasına dikkat eden.
Eğer iri göğüslere sahipseniz üçgen bikinilerden uzak durun. Bu arada bikininizin üstü alta göre daha koyu renkte olursa bu göğüslerinizi daha küçük gösterir. Daha iyi görüntü için de balenli modelleri tercih etmelisiniz.
Göğüsleriniz küçükse boyundan bağlamalı üçgen bikinileri rahatlıkla giyebilirsiniz. Geometrik desenler ya da çiçek desenleri de sizin için ideal. Bu arada içi dolgulu push-up üstleri de imdadınıza yetişecektir. Ayrıca bu sene yeniden moda olan straplez bikini üstleri de alternatifleriniz arasında olabilir.
Geniş kalçalar ve büyük popolar
Geniş kalçaları saklamanın en temel yolu dikkati göğüslere çekmektir. Çünkü geniş kalçalı kadınların bedenlerinin üst tarafı bedenin alt tarafına oranla hayli küçüktür. Bu durumda...
Sarkık, düşük ya da iri göbekler
Göbekli kadınlar bikini altalarında da üstlerinde de mümkün oluğunca kapalı modelleri tercih etmelidirler. Midenin çok fazla açığa çıkmaması için...
İri göğüsler
İri göğüslü kadınların kesinlikle üçgen bikinilerden kaçınması gerekir. Bu tür bikiniler iri olan göğüsleri hem olduğundan daha büyük hem de sarkık gösterir. Ayrıca...
Küçük göğüsler
Küçük göğüslü kadınlar, göğüslerinin ufaklığından yakınsalar da aslında onlar en şanslı kesimi teşkil ediyor. Çünkü hemen hemen hangi modeli beğenirlerse giyebilirler...
Zayıflatan 10 yaz yiyeceği..!
Bu yaz zayıflayanlar kervanına katılmak istiyorsanız, size yardımcı olacak öneriler burada.
1. Salatalık
Düşük kalori ve yüksek su içeren salatalık, formda kalmanızı ve zayıflamanızı sağlar. Sadace bir salatalıkta sadece 45 kalori vardır.
2. Kırmızı üzüm
Bir kasede ortalama 80 kalori içerir, soğuk üzüm tatlı isteğinizi karşılayan mükemmel bir seçenek olabilir.
3. Yaz salatası
Ağırlıklı olarak düşük kalorili yaz sebzeleri içeren yaz salataları, kalori bakımından oldukça düşük ancak doyurucu ve zayıflatıcıdır.
4. Soğuk filtre kahve
Cafein sizi canlandırır.. Kaymaksız süt eklenmiş filtre kahve, kan şekeri seviyenizin normal kalmasına ve metabolizmanızın çalışmaya devam etmesine yardımcı olur.
5. Izgarada pişirilmiş sebzeler..
Mantar, soğan, dolmalık biberler, kabak, patlıcan, kuş konmaz gibi sebzeleri ızgarada pişirin. Hem hazırlaması kolay hem de düşük kalorilidir.. Zeyinyağı ile hafifçe yağladığınız sebzeler, tuz eklenerek yenilebilir.
6. Yağsız patlamış mısır
Mısır yağda yapıldığında kilo almanıza neden olabilir. Ancak bir kase yağsız patlamış mısırda sadece 30 kalori ve 2 gr lif bulunur. Bunu yiyerek de zayıf kalabilirsiniz.
7. Yağsız çeşnili yoğurt
Serinlemenin en doğal yolu yoğurt aynı zamanda zayıflamanıza da yardımcı oluyor. Yağsız yoğurdun içerdiği karbonhidrat ve protein uzun süre tok hissetmenizi sağlar.
8. Şekersiz buzlu çay
İlk başta ´şekersiz´ tanımlaması size hoş gözükmeyebilir. Kalorisiz doğal içecek buzlu çayınıza taze meyve dilimleri ekleyerek içeceğinizi tatlandırabilir, gecenizi serinletebilirsiniz.
9. Karpuz
Bol bol karpuz yiyin.. Su ve C vitamini bakımından zengin olan karpuzun bir kasesi veya suyu sadece 80 kaloridir.
10. Çorba
Midenizi yeni yapılmış ve biraz soğumaya bırakılmış domates çorbası ile doldurun. Bir kase çorba sadece 50 ila 100 kalori arasındadır..
Friday, July 27, 2007
Saç Bakımı
Evde saç boyama sanatı
Her kadın aynaya baktığında kendinde bir değişiklik görmek ister. Bunun da en kolay yolu saç rengini değiştirmektir.
Ancak çalışan kadınlar için kuaförde zaman harcamak, bir başka zamandan çalmak anlamına geldiği için çoğu kez böylesi değişiklikler arka plana atılır. Bu nedenle artık her gün daha fazla kadın gerek zamandan ve paradan tasarruf etmek, gerekse sadece denemek amacıyla saçını evde boyamayı tercih ediyor. Siz de markette dolaşırken saç boyası reyonunda takılıp bir türlü karar veremeyenlerdenseniz, işte size mükemmel sonuçlar elde etmenin püf noktaları!
Seçiminizi iyi yapın
Daha önce hiç kalıcı boya denemediyseniz önce geçici bir boya seçmeniz iyi olacaktır. Böylece beğenmediğiniz bir sonuç aldığınızda geri dönmeniz kolaylaşır. Teninize uyacak ve doğal saç renginizden iki ya da üç ton koyu olacak bir renk seçin. Beyazlık ya da grilikleri de dikkate alırsanız, birkaç ton koyuluk iyi bir kapatma görevi görecektir. Aksi takdirde bu bölgelerde ilginç turunculuklarınız olabilir.
Kendinizi hazır hissettiğiniz anda adım adım uygulamaya geçebilirsiniz:
1- Saçlarınızın durumunu değerlendirin
Saçınızı boyamadan önce, ne halde olduklarını kontrol edin. Saçınız ne kadar sağlıklı olursa, alacağınız sonuç da o kadar iyi olacaktır. Bu nedenle boyama işlemini gerçekleştirmeden önceki hafta, saçınıza birkaç kez bakım yapın. İçinde, saçları güçlendiren B vitamini, pantenol, E vitamini, avokado veya Hindistan cevizi yağı gibi nemlendirici maddeler bulunduran ürünleri deneyin. Eğer saçlarınız çok kuru ve yıpranmışsa ve kırıklar varsa, o zaman saçı boyamak pek iyi bir fikir olmayabilir. Saçlarınızı biraz kestirip, bir süre bakım uygulamak ve boyayı sonraya bırakmak daha iyi olacaktır. Saçlarınızı boyadıktan sonra da ayda iki kez bakım yapmaya devam edin.
2- Doğru rengi seçin
Başarının anahtarı doğru rengi seçmektir. Parlak gün ışığında doğal saç renginize iyice bakın. Daha sonra gözlerinize ve cilt renginize uyan, bunları tamamlayan bir renk seçin. Örneğin; eğer cildiniz sarımsı veya buğday tonlarındaysa o zaman kırmızı, kestane rengi, bakır veya kızıl - kahve tonlarını tercih edebilirsiniz. Cildiniz beyaz veya kırmızıysa, o zaman küllü renkleri ve bej tonlarını deneyin.
3- Bir yöntem belirleyin
Profesyoneller, yarı kalıcı veya yıkanınca çıkan boyalarla başlamayı öneriyor. Bunlar daha hafif ürünlerdir ve genelde 28 yıkamaya kadar dayanırlar. Kalıcı boya istiyorsanız, damlamayan formülleri tercih edebilirsiniz. Ayrıca kurumuş olan uçlar için, boya öncesi bakım paketi olanları tercih edebilirsiniz. Boyamaya başlamadan önce, kutu üzerindeki talimatları mutlaka okuyun. Böylece uygulamanız daha kolay olur ve alerji olasılığını da düşürebilirsiniz.
4- Rengi korumak için
Saçınızı boyayıp şekil verdikten sonra, elde ettiğiniz rengi korumak isteyeceksiniz. Saç renginizi uzun süre muhafaza etmek için güneş ve klordan uzak durun, saç kurutma makinesi, fön ve maşa gibi sıcaklığı çok yayan aletleri fazla kullanmaktan kaçının. Bunlar hem rengin atmasına hem de saçın yıpranmasına neden olurlar. Saçınızı parlak ve nemli tutmak için, özellikle boyalı saçlar için üretilmiş şampuan, saç kremi ve bakım ürünlerini uygulayın.
Bunlara dikkat:
Başlamadan önce mutlaka kullanım kılavuzunu iyice okuyun.
Boyamaya başlamadan önce bütün gereçlerin tam olduğundan emin olun.
Eski bir gömlek giyin ve eski bir havlu kullanın.
Saçınızın etrafındaki cildin lekelenmemesi için biraz vazelin sürün, ancak saça bulaştırmamaya dikkat edin.
Boya sürerken mutlaka eldiven kullanın.
Saçları bölerken ve boyayı dağıtırken geniş ağızlı bir tarak kullanın.
Cilde bulaşan boyayı ıslak mendil, şampuanlı veya cilt temizleyicili pamuk ile silin.
Rengin tutması için saati ayarlayın.
Bunlardan kaçının:
Saçınız açık kahverengiden daha koyuysa renk açıcı ya da sarartıcı maddeler kullanmayın. Aksi takdirde saçınız turuncu olur.
Cereyan yapan bir yerde ya da ateş yakınında oturmayın. Bu uygulama sürecini ve sonucu etkileyebilir.
Bekleme sırasında telefonla konuşmayın, aksi takdirde zamanın nasıl geçtiğini farketmeyebilirsiniz.
Saç boyalarının özellikleri
Doğal boyalar (bitkisel boyalar) saç telinin içine nüfuz etmez ve beyaz saçı tam olarak kapatamaz. Ancak saça bir ışıltı ve dolgunluk kazandırır. Dolayısıyla saça bakım yapmaları nedeniyle avantajlıdır. Eğer saçınızı boyamak değil de sadece kuvvetlendirmek istiyorsanız, nötr kına uygulayabilirsiniz.
Doğal boyaların özelliği; sentez ile elde edilmiş boyalarınkine oranla çok daha ufak olan molekülleridir. Bu özellik onların saç telinin tümüne ve özellikle saç telini oluşturan kabuğa nüfuz etmelerini sağlar. Böylece direkt boyaların yaptığı gibi saç renginin geneliyle bütünleşirler.
Doğal boyalar şampuanlamayla yok olur. Düzenli olarak kullanılırsa yoğunlukları artar. Çünkü saçta halen var olan boyanın üzerine tutunurlar. Böylece doğal boyalar, saçın genel bütünlüğünü bozmadan saç renginin sabit tutulabilmesi açısından yararlıdır.
Kimyasal boyalara oranla daha uzun bir bekleme süresiyle uygulanmalıdırlar. Bu süre genellikle bir saat olmasına rağmen, her şey saçınızın doğal rengi ve kalitesine bağlı olarak dikkatle uygulanmalıdır. Örneğin açık renk saçta 'havuç turuncusu' gibi bir sonuç istemiyorsanız, uygulama süresi kısa tutulmalıdır.
Doğal boyayla boyanmış bir saça kimyasal boya uygulandığında, kutuda belirtilen süreden daha uzun bir uygulama süresine ihtiyaç vardır. Kimyasal bazlı boyanın kuvvetlenen saça nüfuz etmesi ve bunu aşması daha uzun sürer. Beklenen neticeyi almak bazen birkaç denemeyle mümkün olur.
Thursday, July 26, 2007
Cilt Bakımı
Vücudun güneş gibi parlasın
Hala vücuduna esaslı bir yaz bakımı yapmadıysan, acele et. Plajda, alışverişte, partide güneş gibi parlayan ışıl ışıl bir vücuda sahip ol!
1. Açık ayakkabı giydiğinde ayaklarının bakımlı görünmesi için çorap ve spor ayakkabı giydiğin günlerde topuklarına vazelin sür.
2. Akne oluşmasını engellemek için iki saate bir yüzünü temizleme mendilleriyle sil ve güneş koruma kremini tekrar uygula.
3. Her gün plajda kullandığın şapka ve bandanalarını iki günde bir yıka. Böylece üzerlerinde güneş yağı birikmesini ve bu yağların yüzünde sivilce yapmasını engellersin.
4. Bronzlaştırıcını güneş koruma kreminle karıştırarak sür ve plajda parla.
5. Yatmadan önce tırnak diplerine zeytinyağı sür ve ellerine pamuklu eldiven giyerek uyu. Tırnakların manikürlü gibi olacak.
6. İkinci kat bronzlaştırıcını bacaklarının sadece iç ve dış taraflarına sür, ön kısmına değil. Böylece bacakların olduğundan daha ince görünecek.
7. Göz çevrendeki hassas deriyi, büyük güneş gözlüklerinin arkasına saklayarak kırışmasını engelle.
8. Günde en az altı bardak su içerek vücudundaki toksinlerin atılmasını hızlandırabilir ve sivilce oluşumunu engelleyebilirsin.
9. Sentetik karışımlı, hava geçiren kıyafetler, teri sürekli vücuduna yakın tutan pamuklu kıyafetlere göre daha sağlıklıdır.
10. Bütün gün yüzmekten ve güneşte yanmaktan kabaran üst derine hafif bir peeling yaparsan, fazla uğraşmadan sağlıklı bir cilde kavuşursun.
11. Kıyafetler seni güneşin zararlı ışınlarından korumaya yetmez. Örneğin beyaz t-shirt 9 SPF’ye kadar koruma sağlarken, siyah t-shirt’te bu koruma sadece 10 SPF’ye yükseliyor. Bu nedenle dışarı çıkmadan önce güneş gören yerlerine en az 15 SPF koruma faktörlü krem sür.
12. Vücudunun ön plana çıkarmak istediğin yerlerine ışıltılı vücut losyonu sür.
13. Plajda geçirdiğin bir günün ardından vücuduna mutlaka nemlendirici sür çünkü güneş cildini kurutur ve bu da cildinin nem dengesini korumak için daha fazla yağ üretmesine, sonunda da sivilcelerin oluşmasına neden olur.
14. Her gün kullandığın yüz toniğini buzdolabında sakla. Sıcak yaz sabahlarında yüzünü soğuk tonikle temizlemek için sabırsızlanacaksın.
15. Olgun bir avokadonun yarısını, 2 yemek kaşığı ezilmiş arı polenini ve 1 yemek kaşığı balı karıştır ve yüzüne sür. 20 dakika bekledikten sonra yüzünü iyice yıka.
16. Güneşten gerilmiş cildine soğutulmuş aloe jeli uygula.
17. Sıcakta vücudunda oluşabilecek akneleri önlemek için arındırıcı özelliği olan bir duş jeli kullan.
Wednesday, July 25, 2007
Maldives: Glorious getaway
One hotel per island
The islands are two metres above sea level and form atolls. 26 of them make up the Maldives. Every tourist island has a 3 to 5 star hotel with a huge number of activities on offer. The islands are surrounded by coral sand beaches. Off the shore, there is a shallow lagoon followed by an 18-20m high coral reef that acts as a breakwater and is called the "House Reef". You can snorkel here and see all forms of sea life, even sharks. The most common sharks are the White Fin and Black Fin which pose no danger and are very photogenic. Sadly, the El Nino raised water temperatures by 2-3 degrees and many corals died. The tourists probably do more harm.
The Maldives measure 820km by 120km. India and Sri Lanka are the closest countries. In 1995, the population was 244,644. Only 190 of the 1190 islands are inhabited. 88 are island hotels. The other islands are fishing villages. The people are Moslem and are Aryan or Dravidian. Dhiveli is an Indo-Iranian language. English is widely spoken. The Portuguese ran the island for 15 years in the 16th century. It was also a part of the British Empire. The Maldives became independent in 1965 and a republic in 1968.
The equator
With a tropical climate the air temperature averages about 30 degrees and the sea 27-29 degrees. May-October is the monsoon season. The Maldives have these least rain from November to the end of May and hence the most tourism. February and March are the best months. Tourists who come from the cold north take a day or two to acclimatise. Male is the capital with a population of 60,000. It is the only place with asphalt roads, cars, markets, businessmen and government buildings. The Fruit and Vegetable Market and the Fish Market are worth visiting. Tuna fish is by far the most popular fish. Only a few of the islands are in the southern hemisphere. The hospitality, the calmness of the islands, the perfect climate and the underwater beauty make this a veritable paradise on earth.
Maldives Guide
Climate
Tropical climate with temperatures varying between 25-32 degrees. Sea temperature averages 29 degrees.
Ideal season: From November-April, the northeast Monsoon winds bring dry and sunny weather. From the end of May to the end of October the southwest Monsoon winds bring heavy rains.
Visa
None required 30 days. Your passport must be valid for at least 6 months.
Currency
The currency is the Rufiyaa (Rf). US dollars and credit cards accepted.
Diving
All island-hotels have a centre.
How to get there
Emirates flies Istanbul-Dubai-The Maldives on Monday, Wednesday and Friday at 19.20. Lufthansa has a flight from Istanbul via Frankfurt on Wednesdays. You fly from Frankfurt on Condor Airlines to the Maldives. Transportation to the island-hotels from the airport is by speedboat or seaplane for the islands that are farther away.
Where to stay
Zohifushi Island Resort: 130 rooms in this traditionally designed hotel. Tel: +960 44 34 51 www.loshifushiislandresort.com Kanuhura Sun Resort&Spa: 102 luxurious villas and suites at this 6 star hotel. In addition, they offer hydrotherapy. Tel: +960 23 00 44 www.kanuhura.com Four Seasons Resort: 106 bungalows and villas including exotic bungalows that stand over the water. Tel: +960 44 48 88 www.fourseasons.com/maldives Banyan Tree: This 48 villa hotel on Vabbinfaru Island is like heaven on earth. Aromatherapy using floral scents is available. www.banyantree.com Veligandu Huraa Palm Tree Island: A hotel consisting of 16 resorts is connected by a wooden bridge to neighbouring Dhigufinolhu Island. Tel: +960 443 882.
Monday, July 23, 2007
Cilt Bakımı
Bebek Gibi Bir Yüz İçin..
İşte size bebek gibi bir yüze sahip olmanın yolları. Evde kolayca bulabileceğiniz malzemelerle hazırlayabileceğiniz bu karışımları deneyerek farkı görebilirsiniz.
Yüz için nemlendirici maske
Malzemeler: Yumurta sarısı + süt
Hazırlanışı: Bir kapta yumurta sarısı ve bir kaşık sütü karıştırın. Bu karışımı yüzünüze yayın, üzerini ince bir bezle örterek on beş dakika bekleyin. Ardından kağıt mendille silerek temizleyin. Daha sonra sırasıyla, ılık ve soğuk suyla yüzünüzü yıkayın.
Ne işe yarıyor: Kuru ve nemsiz bir cildiniz varsa bu maske sizin için birebir. İçinde bulunan yumurta sarısı cildinizi beslerken, süt nemlendirecek, yumuşaklık verecek ve sıkılaştıracak.
Ne zaman kullanmalı: Bu maskeyi haftada bir kez uygulamak yeterli.
Siyah noktaların sonu geliyor
Malzemeler: Limon suyu + yoğurt
Hazırlanışı: Bir kase yoğurda bir limonun suyunu karıştırın. Bu karışımı, gözlerinize gelmemesine dikkat ederek yüzünüze yayın ve 15 dakika bekleyin. Yüzünüzde kuruyan maskeyi ılık suyla yıkayarak çıkarın.
Ne işe yarıyor: Limon suyu cildi dezenfekte eder, sivilceleri kurutur ve siyah noktaların kaybolmasına yardımcı olur. Yoğurt ise cildi besler, nemlendirir ve yağ miktarını dengeler.
Ne zaman kullanmalı: Bu maske haftada bir kez uygulanabilir.
Sivilceler için karnıbahar
Malzemeler: Karnıbahar + Zeytinyağı
Hazırlanışı: Sekiz adet karnıbahar yaprağını iki kaşık zeytinyağı ile beraber mikserden geçirin. Karışımı, problemli bölgeler üzerinde daha yoğun olacak şekilde yüzünüze yayın, on dakika bekleyin ve yüzünü ılık suyla temizleyin.
Ne işe yarıyor: Karnıbahar yapraklarının temizleyici fonksiyonu vardır.
Ne zaman kullanılmalı: Haftada bir ya da iki kez.
Kırışıklara karşı maske
Malzemeler: Kaymak + Elma
Hazırlanışı: Bu maskeyi hazırlamak için soyulmuş bir elma ve üç kaşık kaymağı mikserle bir kaç dakika karıştırmanız yeterli. Karışımı cildinize yaydıktan sonra temiz bir bezle yüzünüzü kapatın. Yaklaşık on dakika bekledikten sonra maskeyi silin ve yüzünüzü ılık suyla temizleyin.
Ne işe yarıyor: Kaymak cildi yumuşatır, nemlendirir ve cilde elastikiyet kazandırır. Kırışıklara karşı da etkilidir. Elma ise cildin diri kalması için önemli etken.
Ne zaman kullanmalı: Haftada bir kez.
Yağlı ciltler için
Malzemeler: Bal + süt + limon suyu
Hazırlanışı: Bir fincan içinde bir kaşık balı, bir kaşık limon suyunu ve kıvamın koyuluğunu bozmayacak miktarda sütü karıştırın. Karışımı yüzünüze ve boynunuza yayın ve hafifçe kuruyana kadar bekleyin. Maskeyi nemli bir sünger yardımıyla silerek temizleyin.
Ne işe yarıyor: Bal cildi yumuşatır ve limon suyunda bulunan aktif maddelerin daha iyi emilmesini sağlar. Bu maddeler de cildin yağ salgısını dengeler, fazla yağ salgısı sonucu oluşabilecek sivilceleri önler.
Ne zaman kullanılmalı: İhtiyaca göre 10 - 15 günde bir tekrarlayabilirsiniz.
Cilt Bakımı
Cildinize Kivi Tzaeliği..
Bilmem kivi sever misiniz? Bu tropikal meyve birkaç yıl öncesine kadar sadece bazı manavlarda satılıyordu. Artık pazarlarda, marketlerde rahatça bulunuyor.
Kivi çok özel bir meyve. Tüm meyvelerde olduğu gibi onun da içinde asitler ve birçoğundan fazla C vitamini var. Kivinin bir başka özelliği de sindiriminin çok kolay olması. Genelde yemekten hemen sonra meyve, mideyi şişirir ve yediklerimizin yağa dönüşmesini kolaylaştırır. Bu konuda istisna olan iki meyve vardır, biri çilek diğeri de bugün konumuz olan kivi. Asitler cildinizi yeniler: Meyve asitleri cildimizin yüzeyindeki ölü deri tabakasını hafifçe soyarlar. Yani "peeling" yaparlar. Böylece cildin rengi canlanır, yumuşar ve hafif lekeler, siyah noktalar azalır. Ölü deri atıldığı için cilt yenilenir, kolajen sentezi canlanır, içten dışa doğru dolgunluğu ve esnekliği artar. Meyve asitlerinde mikrop üremesi zordur. Tümünün anti bakteriyel özelliği vardır. Bu nedenle sivilcelere de çok iyi gelirler.
Vitaminler besler
C vitamini bakımından en zengin meyvelerden biri kividir. C Vitamini ise kolajenin en iyi besinlerinden biridir. Ayrıca kivi, bir miktar B vitamini ve zengin minerallerle doludur. Örneğin kalsiyum, magnezyum ve fosfor gibi. Tümü de cildimize yararlıdır.
Kivi maskeleri
Sizin için hazırlanması en basit olan maskelerden birkaç örnek vereceğim. Esasında harika kivi kremleri de yapılabilir ama onlar biraz daha fazla malzeme ve özen isterler. Aşağıdaki yöntemleri ise kolayca uygulayabilirsiniz. Hangisini seçerseniz seçin, ardından yüzünüzü ılık ve soğuk suyla dönüşümlü olarak çalkalayıp, yumuşak bir havluyla ovalamadan kurulayın. Sonra nemlendiricinizi sürün.
Dilimlenmiş kivi halkaları
Fazla olgunlaşmamış bir kivinin kabuklarını bir zar gibi soyun, sonra keskin bir bıçakla, mümkün olduğu kadar ince dilimlere ayırın. Ardından rahatça uzanıp, hatta bir de müzik eşliğinde bu halkaları yüzünüze yerleştirin. Cilt tipinize bağlı olarak 5-15 dakika kadar bu şekilde dinlenin.
Kivi suyu ile kompres
Kiviyi önce presle veya blender ile sıvı hale getirin. Sonra steril bir sargı bezini hazırladığınız kivi suyuna batırarak, yüzünüze kompres yapın. Bu işlemi 10 dakika kadar sürdürebilirsiniz.
Kivi suyu + kil
Kivi suyuna bir miktar kil ilave edip, temiz ve küçük bir tahta kaşıkla krem kıvamına getirin. Bu karışımı maske şeklinde yüzünüze sürün. Sırt üstü uzanıp veya koltuğa yaslanıp 10 dakika dinlenin. Bu maske özellikle yağlı ve sivilceli ciltler için çok yararlıdır.
Her cilt özeldir
Herkesin cildinin kendine has özellikleri vardır. Örneğin vitamin ve mineralleri emebilme kapasitesi aynı değildir. Kalın ve yağlı ciltlerde emilim daha zordur ve ölü tabakalar daha fazladır. Bu nedenle daha güçlü ürünlere ihtiyaç duyarlar. Kişinin yaşı da önemlidir. Zamanla cildin emme gücü azalır. Dolayısıyla ya daha güçlü ürünler seçmek ya da kullanma sıklığını artırmak gerekir.
Kalın ve yağlı cilt
Cildiniz kalın ve yağlı ise, kivi maskeleri sizin için idealdir. Cildinizdeki gözenekleri sıkıştırır ve yağlanmayı dengeler. Mümkünse olgunlaşmamış kivi kullanmaya çalışın. Haftada iki kere 15 dakikalık maske uygulayabilirsiniz. Eğer sivilceleriniz varsa, killi maskeyi tercih edin.
Yağlı ve ince ciltler
Bu tip ciltler kadınlara özgüdür. Erkeklerin cildi genelde daha yağlı ve kalındır. Ne yazık ki ince ciltler kolayca sarkabilir. Kivi maskesi bu tip cilt için çok uygundur. Bol miktarda C vitamini sayesinde kolajen sentezi artar ve cilt gerilir. Haftada 2 kez 5'er dakikalık maskeler sizin için yeterlidir.
İnce ve kuru cilt
En hassas cilt tipidir. Şevkat ve bakıma ihtiyacı çoktur. Kivinin özellikle kabuk kısmındaki C vitamini bu tip ciltlerin yenilenmesine yardımcı olur. Haftada iki kez uygulayabilirsiniz. Cildin tahriş olmaması için maskeyi 5 dakikadan fazla tutmayın.
Normal cilt
Kivi maskesi bu tip ciltleri daha da berraklaştırır ve rengini açar. Maske için önereceğim sıklık ve süre, haftada 2 kez, 10 dakikadır.
Cilt Bakımı
Cilt Temizliğinin Püf Noktaları..
İyi bir yüz temizliği, ciltteki yağın kirlenen kısmını ve fazlasını arındırmalı ancak tümünü silip süpürmemelidir.
Bütün bir yıl yaz mevsimini bekliyoruz. Ama hepsi iki aydan ibaret ve hemen geçip gidiyor. Eylül ayını yarıladık bile! Havada tatlı bir serinlik ve rüzgar hakim. Yağmur ise yağdı yağacak. Sonbahar evimize ve kendimize döndüğümüz bir mevsim. Zaten sıcaktan kaçmaya çabaladığımız hareketli bir dönemden sonra, biraz dinginliğe ve bakıma ihtiyacımız var. Şimdi sağlık sorunlarımızla ilgilenmenin, yavaş yavaş cildimizi ve yıpranan saçlarımızı toparlamanın zamanı geldi. Güneşin pırıltısı biraz daha azalınca derin bakımlara geçebiliriz.
CİLDİNİZİ TEMİZLEYİN
Eylül başı temizlik dönemidir. Bir seyahatten sonra eve döndüğünüzde ne yaparsınız? Önce evinizi toparlar ardından valizlerinizi boşaltıp son olarak da çamaşırlarınızı yıkarsınız. Bunlar, cildimiz için de geçerlidir. Cilt bakımında ilk adım, günlük temizliktir. Her sabah ve her akşam olmak üzere, günde iki defa cildimizi özenle temizlemeli ve tonikle silmeliyiz. Ardından nemlendiricimizi sürebiliriz. Birçok insan makyaj yapmayı ihmal etmez ancak cilt temizliğine gereken özeni göstermez. Oysa makyaj yapılsa da yapılmasa da, yüzünüzün düzenli olarak günlük birikimlerden arındırılması gerekiyor.
KURU CİLTLERE KREM
Yağlı ciltlerde jeller ve losyonlar, kuru ciltlerde kremler tercih edilir. Bu tip ürünlere, genel olarak "temizleme sütü" adı verilir. Bu tip temizleyiciler, özellikle kıl köklerinde bulunan sertleşmiş sebumun (cildin yağ salgısı) ve sebuma bulaşmış olan kir ve makyaj artıklarının temizlenmesinde çok etkilidir. Bu açıdan derin bir temizlik sağlarlar. Temizleme kremlerinde daha fazla yağ (%40-50) losyonlarda ise daha az yağ (%10-25) bulunur. Yağlar, ciltteki yağı (sebum, yağ ve makyaj artıkları), su ise suda eriyebilen maddeleri çözer. Kir ve keratin pulları gibi eriyemeyen maddeler ise tonikli pamukla silinerek temizlenir. Göz çevresindeki deri çok hassastır. Bu nedenle daima özel bir temizleyici tercih edilmeli ve göz çevresine çok nazik davranılmalıdır.
MİKROFİBER KUMAŞLAR
Cilt temizliği veya hafif peeling için özel olarak imal edilen mikrofiber kumaşlar ve eldivenler oldukça etkili bir şekilde temizliği tamamlarlar. Onları sadece su ile ıslatarak kullanırsanız, daha önce özenle temizlediğiniz yüzünüzden hala kir çıktığını fark edersiniz. İçinde hiçbir kimyasal olmadığı için en hassas ciltlere bile uygulanabilir. Her yerde bulunmuyor ama rastlarsanız hem yüzünüze hem de vücudunuza uygulayabilirsiniz.
TONİK TEMİZLİĞİ ÖNEMLİ
Cildin günlük bakımı yapılırken ikinci adım, kalan son artıkları arındıran ve gözenekleri sıkıştırmaya yarayan tonik uygulamasıdır. Temizleme kremleri ve losyonlar, sabunlar ve jeller ciltteki yağı ve suda eriyebilen maddeleri çözdükten sonra, kir ve keratin pulları gibi eriyemeyen maddeler tonikle silinerek temizlenir. Tonik, özel bir solüsyondur. Genellikle su ve alkol ile hazırlanır. Bazı toniklerde salisilik asit, portakal çiçeği kolonyası, gül suyu veya daha farklı maddeler de kullanılır. Tonik seçerken alkolsüz olanları tercih edin. Sade gül suyu ve maden sodası gayet iyi toniklerdir.
GÖZENEKLERİ TEMİZLEYİN
Gözeneklerin sıkışması aslında hatalı bir ifadedir. Çünkü gözeneklerin kas yapısı yoktur. Bu nedenle de açılıp kapanması veya sıkışıp gevşemesi söz konusu değildir. Ancak biriken kirler ciltteki gözenekleri tıkayarak zorlar ve genişlemesine yol açar. Tonikler bunları temizlediği için gözenekler tekrar normal boyutlarına dönerler. Tonikler düzenli olarak kullanıldığında gözeneklerin açılmasına pek fırsat kalmaz. Öte yandan, toniklerin içinde bulunan maddeler cildi biraz tahriş ettiği için dokular hafifçe şişer. Bu tepki gözenekleri geçici bir süre için sıkıştırır. Tabii bu yapısal bir değişiklik değildir, kısa süreli bir toparlanmadır.
Cilt Bakımı
Cilt kuruluğu ciltte kaba, pullu, kırışık görünüme neden olup kaşıntıya ve çatlamalara yol açabiliri. Cildin kurumaya eğilimi yaşla birlikte artar. Cilt kuruluğunu gidermek için normal cilt yağlarının kaybolmasını engellemek ve cilde yağ eklemek gerekir. Cildin su ile ıslatılması durumu kötüleştirir, çünkü cildi yumuşak tutan doğal yağları uzaklaştırır. Sabunlar ve uygunsuz kozmetik ürünler, hatalı cilt bakımları da benzer etkileri yaparak kaba görünüme yol açar, cildi yıpratır, cildin erken yaşlanmasına sebep olur.
Aşırı yağ üretimi besinlerle ilişkisiz olup cilt yapısına bağlı ortaya çıkar. Yağlı ciltlerde veya karma ciltlerde yağı kurutmaya çalışmak rebound etki (ters etki) yaparak durumu kötüleştirir. Cildi dengeleyici, ancak kurutmayan özel bakımlar uygulanmalıdır.Örnek ürünleri aşağıdaki cilt bakım reçetelerinde bulabilirsiniz.
Cilt tipiniz ve cildinizin ihtiyacı teşhis edilerek gereken profesyonel bakımlar uygulanmalıdır. Profesyonel bakımlara örnekler:
-Kollajen bakımlar (kollajen serumlar,kollajen maskeler,...),
-Güneş sonrası onarıcı bakımlar (antioksidanlar,peeling veya mikrodermabrazyon ile lekelerin azaltılması,kollajen ile güçlendirme,yoğun nem maskeleri...)
-Yoğun destekleyici bakımlar (vitamin-E,vitamin-C,antioksidanlar içeren serumlar ve maskeler),
-Yoğun besleyici ve kırışıklık azaltıcı bakımlar (DNA-RNA ,FOSFOLİPİD serumları ve maskeleriQ-10 enzim kürleri,havyar bakımı,...)
-Kırışıklığın derinliğine göre peeling, lifting, dermabrazyon, cilt altı enjeksiyonlar ...
Unutulmamalıdır ki bilinçli tercihler ve doğru uygulamalar ile cildinizin yıpranmasını geciktirebilir ve her zaman bakımlı olabilirsiniz.
Saturday, July 14, 2007
Olive oil, or a natural elixir (Zeytinyağ)
Efsaneye göre insanın zeytin ağacıyla tanışması şöyledir: "Baş tanrı Zeus yeni kurulan bir kentin sahibini belirlemek için bir şart koşar. Kim ki insanlığa en değerli armağanı verecektir, o, kentin sahibi olacaktır. Bunun üzerine deniz tanrısı Poseidon ile bilgelik tanrıçası Athena yarışmaya başlar. Poseidon üç dişli çatalını bir kayaya saplar ve insanları uzak diyarlara götürecek, savaşlar kazandıracak olan atı yaratır. Athena ise mızrağını yere saplayarak onu bir zeytin ağacına dönüştürür. Şehir halkı zeytin ağacının zenginlik ve bereket kaynağı olduğuna karar verir. Böylece, tanrıça Athena'nın onuruna kente onun adı verilir."Yeryüzündeki tüm zeytin ağaçlarının da, bir kadın eliyle insanlığa armağan edilen Athena'nın ağacından çoğaldığı söylenir. Zeytin ağacının özü olan zeytinyağı ise Anadolu'da tam 2 bin 600 yıldır üretiliyor. İzmir'in Urla ilçesindeki Klazomenai antik kentinde yapılan kazılar sonucu ortaya çıkarılan zeytinyağı işliği M.Ö. 6. yüzyıla tarihleniyor. Günümüz İzmir'inde ise 'Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliği', Ege'nin 2 bin 600 yıllık zeytinyağı geleneğini tam 90 yıldır kesintisiz sürdürüyor.
A world covered in olive trees
CEO Cahit Cetin told us that, as a child in Edremit in the 1940s, he thought the whole world was covered in olive trees. Today, olives still mean the world to him and to all 27,000 producers in the union.
Dünya zeytinle kaplı (mı)?
1913 yılında kurulan birliğin yönetim kurulu başkanı Cahit Çetin'in, yaptığımız konuşma sırasında anlattığı bir çocukluk anısı aslında Tariş'in diğer çalışanlarının da zeytinle olan ilişkisine ayna tutacak nitelikte. Çetin'in anısı şöyle. "Çocukluğumun geçtiği Edremit Körfezi kıyısındaki Güre 1940'lı yıllarda deniz kıyısından, Kaz Dağları'na kadar zeytin ağaçlarıyla kaplıydı. Babamla en fazla Edremit'e giderdik, yol boyu her taraf zeytinlik. Hal böyle olunca çocuk aklıyla ben bütün dünyanın zeytin ağaçlarıyla kaplı olduğunu sanırdım. Beş, altı yaşlarındayken bir gün babamla Balıkesir'e gitmek için yola çıktık. Edremit'ten sonra Havran'ı geçince zeytinlikler bitti. Önce şaşırdım sonra anladım ki dünya zeytin ağaçlarıyla kaplı değil." Ancak gerek Cahit Çetin'in, gerekse diğer yöneticilerin kişisel dünyaları zeytinle kaplı. Onlarla konuşurken zeytine olan sevgilerini hissetmemek mümkün değil. Ayrıca, Ege misafirperverliğini fabrika şartlarında bile göstermekten geri kalmayan Tariş yöneticileri aynı zamanda birliğin 27 bin üreticisinin içinde yer alıyorlar. Onların da Ege'nin çeşitli yerlerinde zeytinlikleri var ve onlar da mahsüllerini Tariş'e veriyorlar.
Available in 25 countries
After firmly establishing their presence in Aegean, the union expanded its activities abroad. Today, Tariş products are sold in 25 countries, from the US to New Zealand and from the UK to Japan. International sales amount to 1.5 million USD. In addition, they sell 14,500 tons of unbranded olive oil annually, earning 40 trillion TL. Taris recently introduced a new line of 65 different olive oils ranging from organic to regional varieties which are sold in attractive glass and ceramic packaging. The collection includes "Eolia", an olive oil made from Edremit olives, which is named after the former inhabitants of the region. Similarly, "Moskonisi" is made from olives from Cunda Island and takes its name from the old name of the island. The union includes 33 cooperatives and 28 olive pressing facilities established in the region between Ezine and Fethiye. The union provides comprehensive support to its members in order to maintain its scrupulous high standards from production to distribution.
Dünyanın 25 ülkesindeki marka
Tariş'in yönetiminde tarihi boyunca her zaman içinde bu sevgiyi taşıyan ve işin içinden gelen insanlar bulunmuş. Aydın ve dünyaya açık Ege çiftçisinin birliği olan Tariş yerellikten aldığı gücünü evrenselleştirmiş. Tariş, ABD'den Yeni Zelanda'ya, İngiltere'den Japonya'ya kadar dünyanın 25 ülkesine markalı ürünlerini pazarlıyor. Bu satış yıllık 1.5 milyon USD'yi buluyor. Ayrıca, markasını koymadan pazarladığı zeytiyağının yıllık miktarı 14 bin 500 ton, cirosu ise yaklaşık 40 trilyon Türk Lirası.Zeytinyağını üretmek kadar sunumunun da önemini bilen Tariş son yıllarda yeni bir koleksiyon hazırlamış. Cam ve seramik şişelerden oluşan koleksiyonda organik yağlardan yöresel yağlara kadar yaklaşık 65 farklı çeşit var. Kolleksiyonun en ilginç ürünleri yöre zeytinyağları. Örneğin, Edremit yöresinin zeytinlerinden üretilen zeytinyağına bölgenin eski halkının adı olan 'Eolia' adı verilmiş. Aynı şekilde Cunda'nın zeytinlerinden üretilen zeytinyağına da Cunda Adası'nın 'Kokulu Ada' anlamına gelen eski adı 'Moskonisi' denmiş. Ezine'den, Fethiye'ye kadar olan bölgede 33 kooperatifi olan birliğin, yine bu bölgede 28 zeytinyağı sıkma tesisi var. Tariş'in çiftçisine sunduğu Arge hizmeti üretimden başlıyor. Gübrelemeden ilaçlamaya, sonrasında ürünün toplanmasına kadar zeytinin her aşamasında üretici bilgilendiriliyor. Çünkü iyi zeytinyağına ulaşmanın yolu üretim, hasat ve nakliyenin doğru yapılmasından geçiyor.
The olive oils undergo a series of tests before being sent to the Izmir central bottling plant. Crucially, the oils are tasted by master tasters to assess their flavour and fragrance. Trained by the International Olive Oil Council, the tasters are not allowed to smoke, use perfumes or wear makeup! During tasting sessions, the oil is heated to 30 degrees in a glass bowl. The taster first tests the fragrance and then the taste of the oil. At least 15 minutes must pass between each tasting. Eating a slice of apple helps clean the palate. After the oils have been tasted, they are blended together to produce the ideal fragrance and flavour. Once the oil is bottled, it is ready to be distributed to us, the grateful end-users. Taris put it best when they described olive oil as "liquid sunshine". Perhaps all of us are Athenians after all!
Bölgelerdeki tesislerde elde edilen zeytinyağları şişelenmek için İzmir'deki merkeze gelene kadar üç aşamada analiz ediliyor. Bu analizler zeytinyağının asit ve kimyasal değerlerini belirliyor. İzmir'de son şişeleme öncesi tekrarlanan bu analizlere bir de duyusal testler ekleniyor. Yani devreye 'degüstatörler' giriyor. Degüstatörler, yani tadımcılar zeytinyağının şişelenmeden önce ve sonrasında tat ve koku durumunu kontrol ediyorlar. Farklı zamanlarda farklı ülkelerde 'Uluslararası Zeytinyağı Konseyi' tarafından verilen degüstasyon eğitiminden geçmiş olan tadımcılar, sigara içmiyorlar. Ayrıca parfüm, kokulu sabun kullanmıyorlar ve makyaj yapmıyorlar. Bütün bunlar zeytinyağının tat ve kokusunu doğru anlayabilmek için yapılıyor. Renkli cam bir kaba alınan zeytinyağı önce 30 dereceye kadar ısıtılıyor.Ardından uçucu ve aromatik bileşenlerinin açığa çıkması için kap sağa sola hafifçe sallanıyor. Önce koklanan yağ sonra tadılıyor. Tadımcı o anda algıladıklarını önündeki kağıtta yazan iyi ve kötü özelliklerin karşılarına puanlıyor. İkinci bir tadım için aradan en az 15 dakika geçmesi gerekiyor .Tadımcı bu arada bir dilim elma yiyerek ağzını temizliyor. Tadımdan çıkan sonuçlara göre zeytinyağının olumsuz özellikleri harmanlanarak ortadan kaldırılıyor. Şişeleme sonrası son analizler ve tadım işlemi yapılarak zeytinyağlar hayatımıza tat katmak üzere bizlere ulaştırılıyor. Sanırım yazıyı ülkemizin bu güçlü firmasının zeytinyağını tanımlamasıyla bitirmek doğru olur. 'Güneş Eridi Zeytinyağı Oldu'.
Friday, July 13, 2007
Saç Bakımı
Saç Bakımı
Saç Bakımı
Kimyasal boyalar mı yoksa doğal boyalar mı, hangisini seçmeli? Saç rengini değiştirmek, beyazları gizlemek veya sadece bir ışıltı yaratmak için... En uygun saç boyası nasıl seçilir? Hangi metoda öncelik tanınmalı? Saç sağlığına zarar vermeden nasıl kullanmak lazım? Güzel günlerin şerefine saçlarınıza eğlence katın!
Kına çok popülerdir. Kınanın avantajı çivit, papatya gibi diğer doğal boyaların saç sağlığına verebileceği tehlikelerin hiçbirini bulundurmamasıdır. Kına en fazla tanınan doğal saç boyasıdır.
Hem saç boyası hem de dövme yapımında kullanılan kına; Kuzey Afrika, Orta Doğu ve Hindistan’da yetiştirilen bir bitkiden elde edilir. Bu bitkiden elde edilen renkler sarıdan kırmızıya kadar değişirken esmer veya turuncu tonlarından geçer. Bunlar da maun ve kumral yansımalar elde edilmesine neden olur.
Birçok doğal boya kına kullanılarak yapılır. Ancak, bu bitki fazla bir renk seçeneği sunmaz; bu nedenle bazı üreticiler kına ile çivit gibi farklı karışımlar yoluna gider.
Doğal boyalar saç telinin içine nüfuz etmez, beyaz saçı tam olarak kapatamaz. Ancak saça bir ışıltı ve dolgunluk kazandırır. Dolayısıyla saça bakım yapmaları nedeniyle avantajlıdır. Eğer saçınızı boyamak değil de sadece kuvvetlendirmek istiyorsanız nötr kına uygulayın: boya maddelerinden arınmış kına saçınızı boyamaz.
Doğal boyaların özelliği, sentez ile elde edilmiş boyalarınkine oranla çok daha ufak olan molekülleridir. Bu özellik onların saç telinin tümüne ve özellikle saç telini oluşturan kabuğa nüfuz etmelerini sağlar. Böylece direkt boyaların yaptığı gibi saç renginin geneliyle bütünleşirler.
Doğal boyalar şampuanlamayla yok olur. Düzenli olarak kullanılırsa yoğunlukları artar; çünkü saçta halen var olan boyanın üzerine tutunurlar. Böylece doğal boyalar, saçın genel bütünlüğünü bozmadan saç renginin sabit tutulabilmesi açısından yararlıdır.
Kimyasal boyalara oranla daha uzun bir bekleme süresiyle uygulanmalıdırlar. Bu süre genellikle bir saat olmasına rağmen, her şey saçınızın doğal rengi ve kalitesine bağlı olarak dikkatle uygulanmalıdır. Örneğin açık renk saçta “havuç turuncusu” gibi bir sonuç istenmiyorsa, uygulama süresi kısa tutulmalıdır.
Doğal boyayla boyanmış bir saça kimyasal boya uygulandığında, kutuda belirtilen süreden daha uzun bir uygulama süresine ihtiyaç vardır. Kimyasal bazlı boyanın kuvvetlenen saça nüfuz etmesi ve bunu aşması daha uzun süre tutar. Beklenen neticeyi almak bazen birkaç denemeyle mümkün olur.
Saturday, July 7, 2007
Tamara'dan Akdamar'a
The church on the island
Akdamar church was built by Bishop Manuel in the 900s under the auspices of the Armenian Prince of Vaspurakan, Gagik the 1st. After the Byzantines took over a century later, it was converted into a monastery. Biblical scenes portrayed on the stone facade include the legend of Jonah and the whale, Jesus and Mary, the battle of David and Goliath, the expulsion of Adam and Eve from the Garden of Eden and Abraham preparing to sacrifice Isaac. In one relief, Gagik holds a model of the church. The cliffs to the west of the church boast a 360-degree view of the island. They say that the best sunrise is seen from Tatvan and the best sunset from Van.
Adanın en önemli parçası Akdamar Kilisesi, 4. yüzyıl başlarında Hıristiyanlığı kabul eden Ermeniler'in Van ve çevresine armağan ettiği kiliselerden biri. Vaspurakan Prensi 1. Gagik tarafından 900'lü yılların başlarında Keşiş Manuel'e yaptırılmış. Kesme taşlardan yapılmış dış duvarlara İncil ve Tevrat'tan alınmış çeşitli sahneler; Adem, Havva, İsmail, İbrahim, Yunus ve İsa peygamberlere, azizlere ve hayvanlara ait figürler işlenmiş. Giriş kapısının bulunduğu güney duvarında Yunus peygamberin balık tarafından yutuluşu, Hz. İsa ile annesi Meryem, Davut ile Golyat'ın savaşması, doğu duvarında Azizler, kuzey duvarında Adem ile Havva'nın cennetten kovuluşu, Hz. Musa'nın İsrailli'yi öldürüşü, Samson'un ejder ve aslanla savaşması, Kral Gagik'in önünde eğilen iki aslan, İbrahim'in oğlunu kurban edişi ve hayvanlar, batı duvarında kilisenin bir maketini elinde tutan Kral Gagik, Hz İsa ve melek kabartmaları görülüyor. Adanın batısındaki kayalıklara çıktığınızda sadece geçmişin Akdamar Kilisesi'nde can bulan güzelliğini değil, tüm Van Gölü'nün 360 derece kesintisiz manzarasını karşınızda bulacaksınız.
"Ah Tamara"
In the past, the monks lived a cloistered life on the island. One of the priests had a beautiful daughter named Tamara. A shepherd from a neighbouring village swam to the island to catch a glimpse of her. Inevitably, they fell in love and met in secret every night. Tamara would light a lantern to signal the all clear and the boy would swim across. One stormy night, Tamara did not light her lamp. However, the head priest had discovered their secret and lit it instead. The boy drowned. As he sank, he screamed out, "Ah Tamara". Tamara ran to the lake and, seeing that he was dead, threw herself in as well. After that, the island was known as "Ah Tamara", which became Aktamar and now Akdamar.
Çok çok eski yıllarda Akdamar'da yaşayan keşişler adaya kimsenin çıkmasına izin vermez, kendi içlerine kapalı yaşarlarmış. Adanın küçük topluluğu içinde, bir papazın güzelliği dillere destan Tamara adındaki kızı da varmış. Bir gün, çevre köylerden bir çoban, merak ettiği adaya yüzüp kıyıya çıkmış. Yorgunluğunu atarken badem toplayan Tamara'yla gözgöze gelmiş ve ikisinin de içine aşkın ateşi düşmüş. İki genç her gece Baş keşişten gizli buluşur olmuşlar. Gece ilerleyip el ayak çekilince Tamara bir fener yakıp işaret verirmiş sevdiğine, delikanlı ışığa doğru sallarmış güçlü kulaçlarını. Böylece sürüp giderken, durumu öğrenen Baş keşiş bir tuzak hazırlamış âşık gence. Fırtınanın çıktığı, dalgaların boyunun yükseldiği bir gün, Tamara gölü tehlikeli gördüğünden feneri yakmamış. Ancak baş keşiş bir fener yakıp kıyıya çıkmış. Delikanlı feneri görünce fırtınaya aldırmayıp atlamış suya. Azgın dalgalarla baş edememiş. Sular onu dibe çekerken bağırmış. "Ah Tamara..." Tamara çığlığı duyup koşmuş ama sevdiği yitip gitmiş dalgalar arasında. Ardından o da atmış kendini sulara. İki sevgilinin cansız bedenleri Van Gölü'nün dalgaları arasında kavuşmuş birbirine. Adaya o günden sonra "Ah Tamara" denilir olmuş, zamanla Aktamar ya da Akdamar'a dönüşmüş.
How to get there
THY: Daily flights to Van. Tel: 444 0849. Take a minibus or taxi to Gevas and a boat from there. 4,500,000 TL per person. Merit sahmaran Hotel: Lakeshore, 4-star. Tel: 0432-312 30 60 www.merithotel.com Tusba Hotel: Lakeshore 3-star. Tel: 0432- 312 29 65. Buyuk Urartu Hotel: City centre, 4-star. Tel: 0432-212 06 60.
Van is famous for its herb cheese and grey mullet. Cem, Merkez and Cınar are good restaurants. Yalı serves local fare. Address: Edremit road, Next to DSİ camp. Grand Deniz Tour Facilities: Daily tours to Akdamar and boat rentals. Also serves local food. Address: Hiset Mevki Orta Mah. Gevas. Tel: 0432-612 2475.
Wednesday, July 4, 2007
Saç bakımı
Banyomuzda birçok saç ürünü bulunur. Bunları kokuları, ambalajları, promosyonları gibi değişik sebeplerden satın alırız. Ancak tüm bu ürünlere neden ihtiyaç duyduğunuzu biliyor musunuz?
Şampuanlar
Şampuansız saçlarınızın nasıl görüneceğini bir düşünün. Havada uçuşan toz toprak içinde, kafa derinizin ürettiği yağlarla ve kullandığınız şekillendiricilerle, yıkanmamış saçlar matlaşır, yağlanır ve hatta kokmaya başlar. Sampuan suyla karışınca köpük üreterek ve yumuşatıcı etki kazanarak ( zengin amonyum sülfat ve sodyum sülfat gibi ) saçlarda ve kafa derisinde oluşan kirleri, oluşan yağları ve şekillendiricilerin kalıntılarını ortadan kaldırır. Yumuşatıcılar, yeni katkılarla köpükle durulanır. Köpük kirlerin arındırılması konusunda yardımcı olur. Şampuan tüm kiri yok eder ve saçınızın temiz, parlak ve dolgun gözükmesini sağlar.
Kremler
Şampuanlar saçın doğal nemini yok ettiğinden, sonrasında krem kullanılmazsa, saçlarınız kaba ve kuru kalır. Kremler saça, dimentikon ve trisetilmonyum klorit gibi maddelerle katkıda bulunarak, doğal yağlanmayı ve yüzeyin pürüzsüz kalmasını sağlar. Statik yüklenmeyi yayarak, saçların dağılmasını, dolanmış saçların kırılmasını önler ve saçları yumuşak, parlak tutar. Ancak yanılgıya kapılmamak gerekir: Kremler hastalıklı ve hasarlı saçları asla iyileştiremez; çünkü saç canlı bir madde değildir. Kremlerin kullanım yoğunluğu kişisel ihtiyaça göre değişiklik gösterir. Örneğin saçlarınız boyalı, kalın telli ve parlaksa, ince telli ve özellikle boyasız saçlara göre daha fazla krem gerekebilir.
Şekillendirici ürünler
Bunlar günlük kullanılan ürünler olmamasına rağmen birçoğumuz saçlarımıza istediğimiz şekli verebilmek için bu ürünleri banyomuzda bulundururuz. Şekillendirici ürünler, polimer ve reçine gibi maddeler ihtiva ederler ve saça arzu edilen şekli vererek o şekilde kalmasını sağlarlar. Piyasadaki en yaygın şekillendiriciler katkı maddesi olarak polikuaterniyum, PVP ve dimetalaminoetilmetakrilat ihtiva eder. Saç köpükleri, jöleli spreyler ve şekillendirici spreyler saçlardaki dolgunluğu, bukle ve kıvrımları kontrol ederek, bunların kalıcı olmasını sağlarlar.
Bu ürünler şekillendirme öncesinde, nemli saçlara uygulanır. Sıkıştırılmış spreyler ve bukle sağlayıcı sıvılar, katı jölelere göre daha hafiftir. Dolgunluk ve buklelerin kalıcılığını sağlamak için kullanılırlar. Bu hafif ürünler, jöleye göre saçların daha az katı ve doğal hissedilmesini sağlarlar. Katılaştırıcı ve şekillendirici jöleler, köpükler ve sprey ürünleri ile aynı etkiyi sağlamakla birlikte, daha ağırdırlar ve daha ziyade katı şekillerin elde edilmesi amacıyla kullanılırlar. Bunlar aynı zamanda anlık şekillendirmelerde veya kuru saçları yeniden şekillendirmekte de kullanılabilirler. Değişik ihtiyaçlara göre formüle edilmiş pek çok çeşit saç bakım ürünü mevcut olduğundan, bunlar arasından saç şeklimize ve yaşantımıza en uygun olanını seçmek gerekir.
Saç bakımı
Koyu renk saçlı kişilerin uygulayabileceği bir başka bakım yöntemi ise aşağıda anlatılan bu karışımdır. İçinde su kaynayan genişçe bir tencerenin içine daha küçük bir kabı oturtun. Yarım çay fincanı ayçiçeği yağını, 1 çorba kaşığı kakao yağını, 1 çorba kaşığı susuz lanolini bu ikinci kabın içinde eritin. Bütün bu yağlar eriyince, kabı kaynar suyun içinden alın ve karışımı iyice çırpın. Bu karışımdan 1 çorba kaşığı kadarını alarak buna 1 çorba kaşığı su katın, iyice karıştırın. Bu sıvıyı ovarak başınıza sürün ve bu durumda 15 dakika ile yarım saat arasında bekleyin. Ardından saçınızı yıkayıp durulayın. Bu tedavi koyu renk saçlara yeni bir canlılık ve parlaklık verir.
Saç bakımı
Yumurta ile yapılacak protein tedavisi hemen hemen her tür saç için uygundur. İki yumurtayı çırpın ve içine yavaş yavaş bir çorba kaşığı zeytinyağı, bir çorba kaşığı gliserin, bir çorba kaşığı sirke (mümkünse elma sirkesi) ilave edin. Saçınızı bir kez şampuanladıktan sonra saçlarınıza bu karışımı sürüp 15-20 dakika bekleyin. Saçlarınızı iyice duruladıktan sonra saçlarınızın çok kısa sürede canlandığını fark edeceksiniz.
saç bakımı
Saç bakımı
Yarım çay fincanı hintyağını ısıttıktan sonra baş derinizi ovarak saçınızın yağı emmesini sağlayın. Yavaş yavaş tarayacağınız saçlarınızı kaynar suya batırırıp sıktığınız havluyla sarın. Bu işlemi yaptıktan sonra yarım saat kadar bekleyip şampuanla yıkayın. Bu tedavi, fazla ince, çabuk kırılan, kuru saçlara iyi gelir
Saç bakımı
Saç Bakımı
Monday, July 2, 2007
Bira ve şaraptan elektrik elde edildi
Avustralyalı bilim insanları yeni bir buluşa imza attı. Queensland Üniversitesi’nden bilimadamları, şarap ve bira atığını tekrar işleyerek elektrik üretiminde kullanılan suya dönüştürmeyi başardı.
Yeni yöntemle bilim insanları bira atıklarını yaktıktan sonra organik maddedeki kimyasal enerjiyi serbest bırakarak elektriğe dönüştürüyor.
Laboratuvar testlerinin başarılı olması üzerine bilim insanları, ülkenin en büyük bira fabrikasının hemen yanında kimyasal bir reaktör inşasına başladı.
Keşfedilen yöntemle bu santralden büyük bir haneyi aydınlatacak kadar elektrik üretiminin elde edilmesi planlanıyor.
Eğer başarı sağlanırsa, bu teknolojinin yayılarak diğer bira ve şarap fabrikalarıyla gıda bağlantılı tesislerde de kullanılması planlanıyor.
Bilim insanlarına göre bir bira fabrikasının tüm atığını değerlendirebilecek bir kimyasal reaktör, 2 bin haneye yetecek kadar elektrik üretebilir. Hatta bira ve şarap atığının sadece elektriğe değil, gaz enerjisine de dönüştürülebileceği belirtiliyor.
Bilim insanları ayrıca, sürecin sonunda elde edilen suyun da içilebileceğini söylüyor. Bu yeni yöntem, kuraklık nedeniyle suyun artık çok daha değerli ve pahalı olduğu Avustralya’da bira ve şarap üreticilerine de cazip geliyor.
Güneş yanığına karşı yeşil çay
ATATÜRK'ÜN RİCASI
Ey milletim, Ben Mustafa Kemal'im... Çağın gerisinde kaldıysa düşüncelerim, Hala en hakiki mürşit, değilse ilim, Kurusun damağım dili...
-
Çok değil, 10 yıl öncesine kadar doğru düzgün elektriği ve suyu bile olmayan, üzerine ölü toprağı serpilmiş bir balıkçı kasabası olan Girne,...
-
Sıra dışı bir tatil hayal ediyorsanız Kenya, Funzi Keys tam size göre. Kenya'nın bakir bir adasında bulunan Funzi Keys sanki bu dünyaya ...
-
Viyana masal alemi gibi bir şehir, hem çok tarihsel ve görkemli, hem sakin, huzurlu, romantik, aynı zamanda da şık bir Avrupa şehri. Kültür ...