Led by the Fisherman of Halicarnas-sos, the first Blue Voyage was made in 1945 by a group of artists and intellectuals such as the Eyuboğlu brothers, Sabahattin Ali and Fuat Ömer Keskin-oğlu. This first voyage, on board the 'Macera,' started off in Kuşadası and ended in Bodrum. Subsequent pioneering journeys, which were not so much pleasure cruises but rather those that put people back in touch with nature as well with their geographic, cultural and historical heritage, gradually expanded the route to encompass the seas between the southern Aegean and the Mediterranean out to Antalya.
Türkiye'de 'mavi yolculuk' Akdeniz ve Ege kıyılarındaki ilkçağ uygarlıklarını tanımak amacıyla başlıyor. İlk olarak 1945 yılında Halikarnas Balıkçısı'nın önderliğinde gerçekleşen mavi yolculuğa Sabahattin Eyüboğlu, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Sabahattin Ali, Fuat Ömer Keskinoğlu gibi sanatçı ve aydınlar katılıyor. Samim Kocagöz'ün sağladığı 'Macera' isimli tekne ile yapılan bu ilk yolculuk, Kuşadası'nda başlıyor ve Bodrum'da bitiyor.
Embarkment from Halicarnassos
Nowadays, the Blue Voyage has become a widespread pastime whereas it is possible to sail from the embarkment spots of Bodrum, Marmaris and Fethiye on board the type and size of vessel of your choice. Sailing out of Bodrum Harbor, one can take two routes, either into the Güllük Gulf or in the opposite direction, into the Gokova Gulf. With its numerous indented bays, islands and pine-covered shorelines, Gokova makes up one of nicest courses of your journey at sea. You will encounter the 1000 m. high Alakaya Dağı, and the intriguing Şehir Islands (Saray, Orta and Kucuk). As for the Gulluk, your itinerary will take you through remarkable Carian cities such as Didim, Milet, Priene and Iasos.
Başlangıç rotası: Halicarnassos
Günümüzde mavi yolculuk çok yaygınlaştı. Bodrum, Marmaris ve Fethiye yat ve tekne turlarının merkezi durumunda. Bu merkezlerden istenilen tip ve kapasitede teknelerle, istenilen gün sayısı kadar mavi yolculuğa katılım olanağı var. Mavi yolculuğa antik Karia'nın başkenti Halicarnassos'un kalıntıları üzerine kurulmuş Bodrum'dan başlamak ilginç olabilir. Bodrum'dan başlayan turlarda iki rota var. Bunlardan birisi Gökova Körfezine, diğeri Güllük Körfezi'ne yapılıyor. Gökova kıyılarının girintili çıkıntılı koyları mavi yolculukların en güzel parkurlarından birini oluşturuyor. Güllük Körfezi yönünde ise Didim, Milet, Priene ve İasos gibi antik Karia kentlerinin de gezildiği doğa ve tarihle iç içe bir tur gerçekleşiyor.
Knidos : The nicest place on Earth
Voyages embarking from Marmaris can take one of two tacks, either towards Datca Peninsula with its Gulfs of Hisarönü and Sömbeki. The famous philosopher Strabon described Knidos at the tip of the peninsula as ''The Most Beautiful Place on Earth.'' The opposite direction takes you towards the Gulf of Fethiye, whereas the highly indented shores between Marmaris and Fethiye are covered in forests. Ekincik Bay is one of those niches which is surrounded by greenery and high mountains. Delik Island is located at the entrance of the bay, which is also where Dalyan Stream flows into the sea. Dropping anchor here, you can hire taxi motorboats to wind your way through the marshy reeds up to the ancient city of Caunos, which has an commanding view from high up on its acropolis. En route, you'll encounter several Lycian rock tombs carved out of the cliffs. You can also take a curative mud bath in the freshwater Koycegiz Lake.Sailing into the Gulf of Fethiye, you'll come across a series of islands, the largest of which are Domuz and Tersane. These islands form an archipelago that extends towards Gocek, whereas Fethiye Bay is situated on the northeastern shores of the gulf. To the south of the bay, and the breathtaking Yassica Islands.
Knidos: Yeryüzünün en güzel yeri
Marmaris'ten başlayan turlar iki yöne birden yapılıyor. Birinci yön Hisarönü ve Sömbeki körfezleriyle Datça Yarımadası'nı, ikinci yön ise Fethiye Körfezi'ni içine alıyor. Ünlü filozof Strabon, Datça Yarımadası'nın ucunda bulunan Knidos'u, yeryüzünde gördüğü en güzel yer olarak tanımlar.Marmaris ve Fethiye Körfezi arasında bulunan kıyılarımız ormanlık dağlar ve derin girintilerden oluşur. Ekincik Koyu bu girintilerden biridir. Koy, orman ve yüksek dağlarla çevrilidir. Koyun girişinde bulunan Delik Ada, aynı zamanda Dalyan Çayı'nın denize döküldüğü yerdedir. Adanın bir bölümünde kayalıklar, bir bölümünde ise adaya adını veren büyükçe bir delik vardır. Buradaki duraklamanız sırasında, küçük teknelere geçerek, günü birlik Dalyan turu yapabilirsiniz. Bu tekneler sizi, Dalyan Çayı'nın girişindeki sığlıktan sazlıklı labirentlere girerek antik Kaunos kentine ulaştırırlar. Panoramik bir manzaraya sahip akropolden tüm kent kalıntılarını, kıvrım kıvrım Dalyan Nehri'ni ve kasabayı görebilirsiniz. Yolunuza devam edecek olursanız, yamaçlara oyularak yapılmış kaya mezarlarını görür, Köyceğiz Gölü'nün şifalı çamurlarında banyonuzu yaparsınız.
The Tale of Oludeniz
In Fethiye, you'll find striking sarcophagi of the Lycian civilization, which reached its zenith in the 4th-5th centuries B.C. Their lands covered the entire Teke Peninsula extending from Dalaman Stream to Antalya and including Finike and Kas. These tombs, along with Hellenistic and Roman buildings and temples in a hodge-podge constitute the most interesting ruins in Anatolia. Without a doubt, one of the most impressive stops on your cruise is that of Oludeniz, with its surrounding pine forests and calm, turquoise waters within the lagoon, bleach white sand and its position, which reminds one of an enclosed pool. The Tale of Oludeniz is as intriguing as itself with a dramatic love story that ended up on the rocks. From here, you should pay a visit to Butterfly Valley, which in recent years has gained in popularity with wanderers. One can only gain access into the valley, which is famous for its endangered species of "Tiger" butterfly, via boat. You can extend your cruise to Antalya, out past the natural beauty and ancient settlements situated between Kemer and Kas.
Ölüdeniz'in öyküsü
Mavi yolculukların en etkileyici duraklarından birisi kuşkusuz Ölüdeniz'dir. Çevresindeki çam ormanlarıyla, içindeki kıpırtısız ve turkuaz renge sahip deniziyle, bembeyaz kumsalıyla ve kapalı bir havuzu andıran konumuyla Ölüdeniz, etkileyici bir atmosfere sahip. Ölüdeniz'in söylencesi de en az kendisi kadar ilginç. Eski çağlarda buradan geçen gemiler açıkta demirlerler ve içme suyu almak üzere kıyıya sandalla çıkarlarmış. Bir gün yaşlı bir kaptanın genç ve yakışıklı oğlu su almak için koya çıktığında güzel mi güzel Belcekız'ı görür. Görür görmez de vurulur. Kızın kalbine de ateş düşer. Ama delikanlı suyu alıp dönmek zorundadır. Gemi uzaklaşıp gider. Belcekız hep kıyıyı, sevgilisini kollar. Delikanlı da geminin buralardan her geçişinde su almaya gelir. Böylece görüşür, sevişirler. Bir gün gemi buralardan geçerken fırtına patlar. Genç, babasına çevrede korunaklı, havuz gibi bir koy olduğunu söyler. Yaşlı adam ise oğlunun gönül serüvenini bilmektedir. Oğlunun sevgilisini görmek uğruna gemiyi parçalamayı göze aldığını sanır. Dalgalarla birlikte baba ile oğul arasında kavga da büyür. Gemi tam kayalıklara çarpacakken kaptan bir kürek darbesiyle oğlunu denize atar ve dümene yapışırken durumu görür. Deniz dönerek çarşaf gibi bir koya girmektedir. Delikanlı orada ölür. Kayaların üzerinde sevdiğini bekleyen Belcekız da kendini kayalardan atıp ölür. İşte o gün bugündür kızın öldüğü yere Belcekız, oğlanın öldüğü yere Ölüdeniz denir.
Life on a "gulet" or "bareboat"
Wooden boats called 'gulets, are constructed on the Bodrum Peninsula, and are the most common vessels that you'll encounter on your Blue Voyage. They hold between 8 and 15 pasengers and two or three crew members,depending on the length of the boat. In addition to gulets, you can hire a fiberglass "bareboat", which are constructed in Europe. These vessels, which hold between four and 10 passengers, can be hired with or without a captain.
Guletlerde yaşam
Gulet tipi mavi yolculuk teknelerinin kapasiteleri boylarına bağlı olarak sekiz ve 15 kişi arasında değişiyor. Her teknede yine kapasitesine bağlı olarak iki ya da üç personel görev yapıyor. Mavi yolculuk için gulet tipi ahşap teknelerin dışında bare-boat denilen ve Avrupa yapımı olan fiberglas tekneler de kullanılıyor. Az rüzgarlı havalarda bile yelken açabilen ve kapasiteleri 4-10 kişi arasında değişen bu tekneler kaptanlı ya da kaptansız olarak kiralanabiliyor. Tekneler gidilen yere göre açıkta ya da rüzgar almayan güzel bir koyda demirliyor. Koylarda tekneler genelde çam ağaçlarına bağlanarak demirleniyor. Birbirinden güzel yemekler teknelerin deneyimli aşçısı tarafından hazırlanıyor. Bu yemeklerde denizden yeni çıkarılmış orfoz, lahoz, tranca, akya, karagöz, kefal, çupra, ahtapot ve benzeri ürünleri yemeye ne dersiniz? Mavi yolculuk süresince ıssız ve sessiz koylarda dinlenme, yüzme, balık tutma, dalma ve sörf yapmanın tadını yaşıyorsunuz. Eğer floraya meraklıysanız deniz yolculuğuna bahar aylarında çıkın. Tekne bağlanır bağlanmaz kıyıya ayak basın ve hangi koyda olursanız olun çevreyi dolaşmaya başlayın. Bitki zenginliğine gerçekten de inanamayacaksınız.
What to take along You'll want to pack light as most of your time is going to pass either on deck or else in the sea. Have plenty of suntan lotion and sunblock, a hat and sunglasses on hand to protect yourself against the sun's hazardous rays. A couple of T-shirts, a few pairs of pants and shorts are plenty for the cool evening hours. If you plan to sail during the spring or autumn months, you should be prepared for prevailing winds that can be rather chilly. Don't neglect to bring goggles and a snorkel if you want to see what goes on under the sea. Also, bring along a sleeping bag if you plan to snooze on deck under the stars. Don't count on having space for oversized suitcases in your cabin. If you're renting the vessel as a group, you can keep your food and drink separate from that of the crew. In this case prepare a serious menu and purchase your provisions and alcohol accordingly. Don't forget that the sea air enhances one's appetite, so splurge a little when procuring the chow.
Yanınıza neler almalısınız?
Mavi yolculuk sırasında yanınıza almanız gereken eşyalar öyle kalabalık değil. Zamanınızın büyük bir bölümü teknenin güvertesinde ya da denizin içinde geçecektir. Bu yüzden fazla eşya almanıza gerek yok. Karaya çıkışta yapılacak trekkingler için rahat bir spor ayakkabı alınacak malzemelerin başında geliyor. Ayrıca krem, şapka, gözlük vb. güneşten koruyucu malzemeler sürekli yanınızda bulunmalı. Serin akşam saatleri için birkaç tişört, pantolon ve şort almanız yeterli. Eğer yolculuk bahar aylarında gerçekleşiyor ise rüzgarlı havaların sizi üşütebileceğini ve ona göre hazırlıklı olmanız gerektiğini unutmayın. Gittiğiniz yerlerde ne yapıp edip su altını izleyin. Bunun için yapmanız gereken tek şey, yanınıza deniz gözlüğü ve şnorkel almak olacaktır. Dalış sertifikası olanlara dalış turlarına katılmalarını önerebiliriz. Bu turlarda tüm dalış malzemelerini kendiniz getirebileceğiniz gibi, kiraladığınız tekneden de temin edebilirsiniz. Deniz dibi güzelliklerinin en yoğun olduğu yerde grup dalışları gerçekleştirebilirsiniz. Eğer geceleri güvertede yıldızları izleyerek uyumak isterseniz, uyku tulumunuzu da yanınıza almanız gerekiyor. Yolculuğa büyük bavullarla çıkmayın, size verilecek olan kamaraya onları sığdıramayabilirsiniz.