Saturday, March 31, 2007

The fire of the 3rd generation gods (Olympos)


Ruins of structures covered with the millennia of vegetation are scattered over a wide area, Olympos is situated at the foot of a mountain with the same name. Those who visit it today are bound to sense a profound mysticism of the place. Zeus, who is accepted as the figurehead of the 3rd generation of Gods, established his power on Olympos. Preceding him was Cronos, who in turn was preceded by Uronos. The final kingpin of Greek mythology, Zeus, settled on Olympos, on top of the foggiest peak in the western Taurus Mountains and highest of the known world. The name "Olympos" is known to have originate from Anatolia rather than Greece. According to the Dictionary of Mythology, the belief that lofty peaks were the domiciles of the gods might have arrived in Greece via Sumeria. The Zeus generation not only gathered on Olympos (today's Tahtali Dağ), but on other summits like Mt. ida, as well. Homer wrote that the gods held festivals and debated the problems of people.
Binlerce yıllık bitki örtüsüyle sarılmış yapılar ve etrafa saçılmış taşlar, geniş bir alana yayılmış. İnsan yoğun bir gizem hissediyor burada. Zeus, üçüncü kuşak kabul edilen iktidarını Olympos'ta kurar çünkü ondan önce Kronos vardir ve ondan da önce Uronos. Yunan mitolojisinin son hakimi Zeus, Olympos'a yerleşir, yeryüzünün yükseklerine... Olympos'un Yunanca bir sözcük olmadığı biliniyor. Eski Anadolu dillerinden gelen ve genellikle yüksek dağ anlaminda kullanilan bir sözcük. Mitoloji Sözlüğü'nde, doruklari gökte bulutlara karişan ulu dağlarin tanrilara konut olduğu inancinin Yunan'a, Sümer'den gelmiş olabileceği yazıyor. Olympos tanrıları diye anılan Zeus kuşağı, sadece Olympos dağinda görülmez, İda Daği gibi başka yüksek dağlarda da toplanıyorlardı. Homeros destanlarinda tanrilar Olympos dağinda şölenler yapar, insanların sorunlarini tartişir, sohbet ya da kavga ederlerdi.


Paradise on Earth and Caretta Caretta

According to mythology, the fire-breathing Chimaera lived on the mountain visible from Olympos called Cirali or "Yanartas." Riding atop frequent flyer Pegasus, Bellerophontes mortally wounds the beast. Today, the natual gas shooting out of the ground between the rocks parallels this legend. A project is underway to save the endangered Caretta Caretta tortoises and Çirali Beach where they spawn; it has been given top 10 priority out of 700 projects around the world. There is bus service to Antalya from all points in Turkey; Turkish Airlines flies to Antalya from Istanbul, Izmir and Ankara. Minibuses leave Antalya every 20 minutes. Exit at Cirali, then hire a taxi to reach the shoreline.

Olympos ve Çıralı muhteşem kumsallari ve soyu tükenmekte olan caretta caretta türü kaplumbağlari ile bir yeryüzü cenneti sayiliyor. Caretta caretta'lar her yil haziran, temmuz ve ağustos aylarinda sahile çıkarak, kuma yumurtalarini gömüyorlar. Doğal Hayati Koruma Vakfi tarafından, çevre insani seminerler ve basılı malzemelerle carettalar'in korunmasi konusunda bilgilendiriliyor. Sahillerinin güzelliği ve yapilan bilinçli çalişmalardan dolayi, Çıralı, dünyadaki 700 doğal bölge projesinden ilk 10 arasina girmeyi başardı.


The ancient city of Olympos

The Lycian city called Olympos was situated along the shore at the foot of the mountain. The folks living here led more modest lives compared to the Gods above; they planted their fields, went on hunts, expanded overseas trade, as well as dedicated votives to the Gods for all the blessings of nature. Olympos was captured by the pirate Zenicetes in the 1st century B.C. He was evicted by Roman Commander, isauricus in 78 B.C. Rome took subsequent control of the city; when Emperor Hadrian visited in 129 A.D., he changed its name to Hadrianopolis. 100 years later, Rhodiapolitian philanthropist Opramoas financed a facelift for the town. This rejuvenation didn't last for Olympos was soon faced with marauding Venetian and Genoese pirates. Though it was abandoned by the mid-5th century, it later became an insignificant Byzantine settlement during the Middle Ages.



Yorumsuz..





Friday, March 30, 2007

Sacred spa springs (Pamukkale)


In his "Geographika", the ancient geographer Strabon described the city of Hierapolis-ancient Pamukkale: "the waters calcify so quickly that people divert streams into channels around their homes to built solid fences. The waters are used to dye wool and feed many natural pools and hamams in the city." The city was established by Eumenes II of Pergamon in 190BC and was named after the "Hiera", the wife of the legendary hero Telefos. Hierapolis also means "sacred city". A Phrygian temple was built over a grotto filled with poisonous vapours. The Kybele priests would enter the temple to prove their powers. The hole is now filled with concrete.
"Maiandros Nehri'nin öte tarafında Hierapolis vardır. Burada sıcak su kaynakları olağanüstüdür. Kaynakların suyu o kadar çabuk donar ve taşlaşır ki, insanlar bu suyu çukurlara akıtarak evlerinin etrafına yekpare taş çitler yapmak için kullanırlar. Hierapolis'teki su, yün boyaması için son derece uygundur. Burada su boldur ve kentte bir sürü doğal havuz ve hamam vardır."Eskiçağ'ın ünlü coğrafyacısı Strabon 'Geographika' adlı kitabında Pamukkale'yi bu şekilde anlatır. Menderes Nehri'nin kolu olan Çürüksu'yun karşısında, Çökelez Dağı'nın eteklerinde Bergama Kralı II. Eumenes tarafından MÖ 190 yılında kurulan şehre, efsanevi kahraman Telefos'un güzel karısı 'Hiera'nın adı verilir. Ancak şehrin çekirdek yapısının, 'cin deliği' ya da 'Plutoium' adı verilen ve zehirli gazların yeryüzüne çıktığı yerde Frigler tarafından yapılan bir tapınak olduğu düşünülmektedir. Halkın üzerindeki etkilerini artırmak için, Kybele rahipleri zehirli gazlara rağmen bu deliğe girerlerdi. Günümüzde bu delik betonla kapatılmış durumda. Hierapolis aynı zamanda 'kutsal kent' anlamına da gelmektedir.

The first tourists to Anatolia
Hierapolis's healing waters brought the first tourists to Anatolia and many temples were built, making it also a centre of worship. The necropolis is much larger and more varied than in other ancient Anatolian cities. The theatre, the city gates and the avenues are still standing. Another important structure is the Roman Bath, also the Pamukkale Archaeology Museum since 1984. It has works from Hierapolis and other ancient cities in the Lycos Valley. As a sacred city, Hierapolis was considered safe and therefore had no walls until the Byzantine emperor Justinian in the 6th century AD had some built. In Byzantine times, the city became a Christian bishopric. In 1210, Giyaseddin Keyhusrev took the city for the Seljuks. The city was deserted after a massive earthquake in 1354.
Anadolu'da ilk turizm hareketleri: Şifalı yeraltı suları günümüzde olduğu gibi geçmişte de yöreye çok fazla ziyaretçinin gelmesini sağlıyordu. Hierapolis'in o dönemde de 'kür merkezi' oluşu, Anadolu'daki ilk turizm hareketlerini başlatır. Bu nedenle şehir kısa sürede farklı halkların ve inanışların buluşma noktası haline gelir. Gelen ziyaretçilerin farklı tanrı ve tanrıçalara inanmaları nedeniyle şehirde çok sayıda tapınak inşa edilir. Bu sayede şehir, Kybele rahipleriyle başlayan kutsal kent olma özelliğini sürdürür. Hierapolis'in kazandığı kutsallığı ve dinsel kimliği şehrin kalıntılarını gezerken fazlasıyla hissedersiniz. Her şeyden önce nekropolün, yani şehir mezarlığının genişliği ve çeşitliliği Anadolu'daki diğer antik kentlerle kıyaslandığında insanı şaşırtır. Nekropolde bulunan çok sayıdaki mezar, birbirinden farklı mimari tarzlarda yapılmış.MS 2. yüzyılda yapılan tiyatro ile şehrin giriş kapıları ve caddeleri hâlâ dimdik ayakta.

The travertine
Today, Pamukkale is still a very beautiful place. Former eyesores like an asphalt road and hotels built on top of the travertine have been torn down and the travertine restored.
Ve travertenler: 1986 yılında Pamukkale'ye ilk gittiğimde travertenlerden ve Hierapolis antik kentinin kalıntılarından çok etkilenmiştim. Ancak travertenlerin tam ortasından geçip ardından antik kentin içinden geçerek yukarıdaki köylere giden asfalt yolun ve travertenlerin hemen üstündeki otellerin hangi akla hizmet inşa edildiklerini doğrusu pek anlayamamıştım. Geçen ay yolum tekrar bölgeye düştüğünde gördüklerim inanılmazdı. Asfalt yol travertenlerin ve Hierapolis'in dışına alınmış, eski yola da setler yapılıp su verilerek tekrar beyazlaması sağlanmış. Ayrıca travertenlerin üstünde ve suyun kaynağındaki oteller yıkılarak şehrin dışında yeni oteller yapılmış. Böylece su daha bol akarak travertenleri tekrar beyazlatmış ve yörenin ihtişamını ortaya çıkarmış.



A cure all

There are many hotels and pensions with thermal baths. Mineral rich and at a temperature of 35 degrees, the waters heal a multitude of ills and still draw many visitors. Another unchanging part of Pamukkale's history is its textile industry, a reminder of the times when its waters were used in dyes.

Her derde deva şifalı sular: Pamukkale'de, özellikle Karahayıt yolunda her bütçeye uygun, termal özelliği olan otel ve pansiyonlar var. Mineral yönünden oldukça zengin olan ve sıcaklığı 35 dereceyi bulan şifalı sular birçok hastalığa iyi geliyor. Bu nedenle bölge ziyaretçi açısından geçmişte olduğu gibi bugün de kozmopolit bir yapıya sahip. Tedavi amacıyla dünyanın çeşitli ülkelerinden gelenlerle Türkiye'nin farklı yerleşimlerinden gelenleri otellerdeki termal havuzlarda bir arada görmek mümkün.

How to get there

THY: Flights on Sunday, Monday, Tuesday and Thursday. Go to Denizli. Buses leave every half hour to Pamukkale. The journey from the Airport to Pamukkale takes 20 minutes by taxi. There are flights to Denizli from Izmir and Ankara via Istanbul. The Pamukkale Express leaves from Haydarpasa at and arrives at Denizli. Again, buses leave every half hour for Pamukkale or you can take a taxi. There are trains from Izmir and Ankara to Denizli. TCDD: İstanbul: 0216-336 04 75. Ankara: 0312-311 06 20. Izmir: 0232-464 77 95.

Nasıl gidilir: THY'nin pazar, pazartesi, salı, perşembe cuma günlerinde seferleri var. Pamukkale'ye ulaşmak için havalimanından Denizli'ye gidiliyor ve garajdan her yarım saatte bir Pamukkale'ye ulaşım var. Havalimanıyla Pamukkale arası 20 km. Taksi de tutabilirsiniz. İzmir ve Ankara'dan İstanbul aktarmalı Denizli seferi var. Eğer trenle gitmek isterseniz, Haydarpaşa'dan kalkan Pamukkale ekspresiyle Denizli'ye ulaşılıyor. İstasyonunun karşısındaki garajdan yarım saatte bir kalkan minibüslerle Pamukkale'ye ulaşabilirsiniz.


Where to stay

Hotel Colossae Termal: 5 star spa hotel. Indoor and outdoor thermal pool good for rheumatism. Tel: 0258-271 41 56 www.colossae.com.tr Pamuksu Boutique Hotel: 4 star hotel with Jacuzzi. 45 rooms. Tel: 0258-272 28 18. Yoruk Hotel: 3 star hotel outdoor pool and Jacuzzi. 58 rooms. Tel: 0258-272 21 02. Hotel Villa Lycus: Turkish bath and Jacuzzi. 7 rooms with private thermal baths. 60 rooms. Tel: 0258-271 45 05. Lycus River Hotel: 180 rooms. Same services as the Hotel Villa Lycus. See www.lycus.com.

Nerede kalınır: Hotel Colossae Termal: Beş yıldızlı termal otelde her türlü konforu bulmanız mümkün. Bir tane kapalı, bir tane de açık termal havuzu var. Açık olan çamurlu kırmızı sulu havuz romatizmal hastalıklara iyi geliyor. Tel: 0258-271 41 56 www.colossae.com.tr Pamuksu Boutique Hotel: Dört yıldızlı otel standardında olan otelin içinde jakuzili termal havuz var. 45 odası bulunuyor. Tel: 0258-272 28 18. Yörük Hotel: Üç yıldızlı otelin açık termal havuzu, jakuzisi olan Yörük Hotel'de 58 oda bulunuyor. Tel: 0258-272 21 02. Hotel Villa Lycus: Türk hamamı ve jakuzisi olan otelin küçük termal banyo bulunan 7 odası bulunuyor. Tel: 0258-271 45 05. Lycus River Hotel ise 180 odalı, Hotel Villa Lycus'la aynı hizmeti sunuyor. İki otel hakkında www.lycus.com adresinden bilgi alabilirsiniz.

Where to eat

Mantar Restaurant: Mushroom specials. On the Antalya road at the Denizli exit. Tel: 0258-266 02 53. Safak Restaurant: Open buffet with huge variety. Tel: 0258-272 28 57/58. Isık Restaurant: Try the Pabuc Kofte. Tel: 0258-279 20 30.

Nerede ne yenir: Mantar Restoran: Pamukkale'ye biraz uzak ancak bu lokantaya uğramanızı tavsiye ederiz. Kaşarlı mantar, yoğurtlu mantar, mantar tatlısı spesiyaliteleri arasında. Denizli çıkışı Antalya yolu üzeri. Tel: 0258-266 02 53. Şafak Restoran: Çok zengin meze çeşitlerini içeren bir açık büfesi var. Kuyu tandır, çöp şiş ve Burdur Gölü'nden çıkan Kadife balığını mutlaka deneyin. Tel: 0258-272 28 57/58.Işık Restoran: Çöp şişi, özel köftesi olan Pabuç Köftesi ünlü. Tel: 0258-279 20 30.


Helpful hints


* Make sure to take off your shoes and walk barefoot on the travertine to protect it.

* Do not forget your swimming suit. You can go for a swim in the thermal pool at the head of the spring. The pool is filled with columns and ruins.

* When in Pamukkale, you must buy some yoghurt at a market or store.

* Wander around Pamukkale Archaeological Museum. Open daily from 09.00-12.30, 13.30-17.30. Tel: 0258-279 20 30.

* "Gozleme" ?filo pastry with a variety of fillings ? is the most common dish in Pamukkale. You can also have some trout at the restaurants just outside the Karahayit Koyu.

Sunday, March 25, 2007

Cruising the blue infinity : The Blue Voyage

Led by the Fisherman of Halicarnas-sos, the first Blue Voyage was made in 1945 by a group of artists and intellectuals such as the Eyuboğlu brothers, Sabahattin Ali and Fuat Ömer Keskin-oğlu. This first voyage, on board the 'Macera,' started off in Kuşadası and ended in Bodrum. Subsequent pioneering journeys, which were not so much pleasure cruises but rather those that put people back in touch with nature as well with their geographic, cultural and historical heritage, gradually expanded the route to encompass the seas between the southern Aegean and the Mediterranean out to Antalya.
Türkiye'de 'mavi yolculuk' Akdeniz ve Ege kıyılarındaki ilkçağ uygarlıklarını tanımak amacıyla başlıyor. İlk olarak 1945 yılında Halikarnas Balıkçısı'nın önderliğinde gerçekleşen mavi yolculuğa Sabahattin Eyüboğlu, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Sabahattin Ali, Fuat Ömer Keskinoğlu gibi sanatçı ve aydınlar katılıyor. Samim Kocagöz'ün sağladığı 'Macera' isimli tekne ile yapılan bu ilk yolculuk, Kuşadası'nda başlıyor ve Bodrum'da bitiyor.



Embarkment from Halicarnassos

Nowadays, the Blue Voyage has become a widespread pastime whereas it is possible to sail from the embarkment spots of Bodrum, Marmaris and Fethiye on board the type and size of vessel of your choice. Sailing out of Bodrum Harbor, one can take two routes, either into the Güllük Gulf or in the opposite direction, into the Gokova Gulf. With its numerous indented bays, islands and pine-covered shorelines, Gokova makes up one of nicest courses of your journey at sea. You will encounter the 1000 m. high Alakaya Dağı, and the intriguing Şehir Islands (Saray, Orta and Kucuk). As for the Gulluk, your itinerary will take you through remarkable Carian cities such as Didim, Milet, Priene and Iasos.

Başlangıç rotası: Halicarnassos

Günümüzde mavi yolculuk çok yaygınlaştı. Bodrum, Marmaris ve Fethiye yat ve tekne turlarının merkezi durumunda. Bu merkezlerden istenilen tip ve kapasitede teknelerle, istenilen gün sayısı kadar mavi yolculuğa katılım olanağı var. Mavi yolculuğa antik Karia'nın başkenti Halicarnassos'un kalıntıları üzerine kurulmuş Bodrum'dan başlamak ilginç olabilir. Bodrum'dan başlayan turlarda iki rota var. Bunlardan birisi Gökova Körfezine, diğeri Güllük Körfezi'ne yapılıyor. Gökova kıyılarının girintili çıkıntılı koyları mavi yolculukların en güzel parkurlarından birini oluşturuyor. Güllük Körfezi yönünde ise Didim, Milet, Priene ve İasos gibi antik Karia kentlerinin de gezildiği doğa ve tarihle iç içe bir tur gerçekleşiyor.

Knidos : The nicest place on Earth

Voyages embarking from Marmaris can take one of two tacks, either towards Datca Peninsula with its Gulfs of Hisarönü and Sömbeki. The famous philosopher Strabon described Knidos at the tip of the peninsula as ''The Most Beautiful Place on Earth.'' The opposite direction takes you towards the Gulf of Fethiye, whereas the highly indented shores between Marmaris and Fethiye are covered in forests. Ekincik Bay is one of those niches which is surrounded by greenery and high mountains. Delik Island is located at the entrance of the bay, which is also where Dalyan Stream flows into the sea. Dropping anchor here, you can hire taxi motorboats to wind your way through the marshy reeds up to the ancient city of Caunos, which has an commanding view from high up on its acropolis. En route, you'll encounter several Lycian rock tombs carved out of the cliffs. You can also take a curative mud bath in the freshwater Koycegiz Lake.Sailing into the Gulf of Fethiye, you'll come across a series of islands, the largest of which are Domuz and Tersane. These islands form an archipelago that extends towards Gocek, whereas Fethiye Bay is situated on the northeastern shores of the gulf. To the south of the bay, and the breathtaking Yassica Islands.

Knidos: Yeryüzünün en güzel yeri

Marmaris'ten başlayan turlar iki yöne birden yapılıyor. Birinci yön Hisarönü ve Sömbeki körfezleriyle Datça Yarımadası'nı, ikinci yön ise Fethiye Körfezi'ni içine alıyor. Ünlü filozof Strabon, Datça Yarımadası'nın ucunda bulunan Knidos'u, yeryüzünde gördüğü en güzel yer olarak tanımlar.Marmaris ve Fethiye Körfezi arasında bulunan kıyılarımız ormanlık dağlar ve derin girintilerden oluşur. Ekincik Koyu bu girintilerden biridir. Koy, orman ve yüksek dağlarla çevrilidir. Koyun girişinde bulunan Delik Ada, aynı zamanda Dalyan Çayı'nın denize döküldüğü yerdedir. Adanın bir bölümünde kayalıklar, bir bölümünde ise adaya adını veren büyükçe bir delik vardır. Buradaki duraklamanız sırasında, küçük teknelere geçerek, günü birlik Dalyan turu yapabilirsiniz. Bu tekneler sizi, Dalyan Çayı'nın girişindeki sığlıktan sazlıklı labirentlere girerek antik Kaunos kentine ulaştırırlar. Panoramik bir manzaraya sahip akropolden tüm kent kalıntılarını, kıvrım kıvrım Dalyan Nehri'ni ve kasabayı görebilirsiniz. Yolunuza devam edecek olursanız, yamaçlara oyularak yapılmış kaya mezarlarını görür, Köyceğiz Gölü'nün şifalı çamurlarında banyonuzu yaparsınız.


The Tale of Oludeniz

In Fethiye, you'll find striking sarcophagi of the Lycian civilization, which reached its zenith in the 4th-5th centuries B.C. Their lands covered the entire Teke Peninsula extending from Dalaman Stream to Antalya and including Finike and Kas. These tombs, along with Hellenistic and Roman buildings and temples in a hodge-podge constitute the most interesting ruins in Anatolia. Without a doubt, one of the most impressive stops on your cruise is that of Oludeniz, with its surrounding pine forests and calm, turquoise waters within the lagoon, bleach white sand and its position, which reminds one of an enclosed pool. The Tale of Oludeniz is as intriguing as itself with a dramatic love story that ended up on the rocks. From here, you should pay a visit to Butterfly Valley, which in recent years has gained in popularity with wanderers. One can only gain access into the valley, which is famous for its endangered species of "Tiger" butterfly, via boat. You can extend your cruise to Antalya, out past the natural beauty and ancient settlements situated between Kemer and Kas.

Ölüdeniz'in öyküsü

Mavi yolculukların en etkileyici duraklarından birisi kuşkusuz Ölüdeniz'dir. Çevresindeki çam ormanlarıyla, içindeki kıpırtısız ve turkuaz renge sahip deniziyle, bembeyaz kumsalıyla ve kapalı bir havuzu andıran konumuyla Ölüdeniz, etkileyici bir atmosfere sahip. Ölüdeniz'in söylencesi de en az kendisi kadar ilginç. Eski çağlarda buradan geçen gemiler açıkta demirlerler ve içme suyu almak üzere kıyıya sandalla çıkarlarmış. Bir gün yaşlı bir kaptanın genç ve yakışıklı oğlu su almak için koya çıktığında güzel mi güzel Belcekız'ı görür. Görür görmez de vurulur. Kızın kalbine de ateş düşer. Ama delikanlı suyu alıp dönmek zorundadır. Gemi uzaklaşıp gider. Belcekız hep kıyıyı, sevgilisini kollar. Delikanlı da geminin buralardan her geçişinde su almaya gelir. Böylece görüşür, sevişirler. Bir gün gemi buralardan geçerken fırtına patlar. Genç, babasına çevrede korunaklı, havuz gibi bir koy olduğunu söyler. Yaşlı adam ise oğlunun gönül serüvenini bilmektedir. Oğlunun sevgilisini görmek uğruna gemiyi parçalamayı göze aldığını sanır. Dalgalarla birlikte baba ile oğul arasında kavga da büyür. Gemi tam kayalıklara çarpacakken kaptan bir kürek darbesiyle oğlunu denize atar ve dümene yapışırken durumu görür. Deniz dönerek çarşaf gibi bir koya girmektedir. Delikanlı orada ölür. Kayaların üzerinde sevdiğini bekleyen Belcekız da kendini kayalardan atıp ölür. İşte o gün bugündür kızın öldüğü yere Belcekız, oğlanın öldüğü yere Ölüdeniz denir.

Life on a "gulet" or "bareboat"

Wooden boats called 'gulets, are constructed on the Bodrum Peninsula, and are the most common vessels that you'll encounter on your Blue Voyage. They hold between 8 and 15 pasengers and two or three crew members,depending on the length of the boat. In addition to gulets, you can hire a fiberglass "bareboat", which are constructed in Europe. These vessels, which hold between four and 10 passengers, can be hired with or without a captain.

Guletlerde yaşam

Gulet tipi mavi yolculuk teknelerinin kapasiteleri boylarına bağlı olarak sekiz ve 15 kişi arasında değişiyor. Her teknede yine kapasitesine bağlı olarak iki ya da üç personel görev yapıyor. Mavi yolculuk için gulet tipi ahşap teknelerin dışında bare-boat denilen ve Avrupa yapımı olan fiberglas tekneler de kullanılıyor. Az rüzgarlı havalarda bile yelken açabilen ve kapasiteleri 4-10 kişi arasında değişen bu tekneler kaptanlı ya da kaptansız olarak kiralanabiliyor. Tekneler gidilen yere göre açıkta ya da rüzgar almayan güzel bir koyda demirliyor. Koylarda tekneler genelde çam ağaçlarına bağlanarak demirleniyor. Birbirinden güzel yemekler teknelerin deneyimli aşçısı tarafından hazırlanıyor. Bu yemeklerde denizden yeni çıkarılmış orfoz, lahoz, tranca, akya, karagöz, kefal, çupra, ahtapot ve benzeri ürünleri yemeye ne dersiniz? Mavi yolculuk süresince ıssız ve sessiz koylarda dinlenme, yüzme, balık tutma, dalma ve sörf yapmanın tadını yaşıyorsunuz. Eğer floraya meraklıysanız deniz yolculuğuna bahar aylarında çıkın. Tekne bağlanır bağlanmaz kıyıya ayak basın ve hangi koyda olursanız olun çevreyi dolaşmaya başlayın. Bitki zenginliğine gerçekten de inanamayacaksınız.


What to take along

You'll want to pack light as most of your time is going to pass either on deck or else in the sea. Have plenty of suntan lotion and sunblock, a hat and sunglasses on hand to protect yourself against the sun's hazardous rays. A couple of T-shirts, a few pairs of pants and shorts are plenty for the cool evening hours. If you plan to sail during the spring or autumn months, you should be prepared for prevailing winds that can be rather chilly. Don't neglect to bring goggles and a snorkel if you want to see what goes on under the sea. Also, bring along a sleeping bag if you plan to snooze on deck under the stars. Don't count on having space for oversized suitcases in your cabin. If you're renting the vessel as a group, you can keep your food and drink separate from that of the crew. In this case prepare a serious menu and purchase your provisions and alcohol accordingly. Don't forget that the sea air enhances one's appetite, so splurge a little when procuring the chow.

Yanınıza neler almalısınız?

Mavi yolculuk sırasında yanınıza almanız gereken eşyalar öyle kalabalık değil. Zamanınızın büyük bir bölümü teknenin güvertesinde ya da denizin içinde geçecektir. Bu yüzden fazla eşya almanıza gerek yok. Karaya çıkışta yapılacak trekkingler için rahat bir spor ayakkabı alınacak malzemelerin başında geliyor. Ayrıca krem, şapka, gözlük vb. güneşten koruyucu malzemeler sürekli yanınızda bulunmalı. Serin akşam saatleri için birkaç tişört, pantolon ve şort almanız yeterli. Eğer yolculuk bahar aylarında gerçekleşiyor ise rüzgarlı havaların sizi üşütebileceğini ve ona göre hazırlıklı olmanız gerektiğini unutmayın. Gittiğiniz yerlerde ne yapıp edip su altını izleyin. Bunun için yapmanız gereken tek şey, yanınıza deniz gözlüğü ve şnorkel almak olacaktır. Dalış sertifikası olanlara dalış turlarına katılmalarını önerebiliriz. Bu turlarda tüm dalış malzemelerini kendiniz getirebileceğiniz gibi, kiraladığınız tekneden de temin edebilirsiniz. Deniz dibi güzelliklerinin en yoğun olduğu yerde grup dalışları gerçekleştirebilirsiniz. Eğer geceleri güvertede yıldızları izleyerek uyumak isterseniz, uyku tulumunuzu da yanınıza almanız gerekiyor. Yolculuğa büyük bavullarla çıkmayın, size verilecek olan kamaraya onları sığdıramayabilirsiniz.

Wednesday, March 21, 2007

Cappadoccia



Cappadoccia is much more than a bunch of fairy chimneys: it is home to centuries of civilisation, a mystical atmosphere, natural beauty, subterranean cities as well as valleys. Our journey takes us to Gomeda Valley, Pancarlik Valley and Kaymakli. After an 11-hour journey to urgup, the road to the Gomeda Valley is lined with a menagerie of rock figures, each of which took 1000 years to form.


Cappadocia is situated on volcanic rock surrounded by Mount Erciyes with its magnificent conical silhouette in the east, and Mount Hasan and Mount Melendiz in the west. The natural structure made of volcanic tuff and frozen lava continues along the Kizilirmak (Halys) Valley. Floods flowing down the valley from the slopes of the mountains have carved the tuff and left standing columns, leading to high structures popularly called "Fairy Chimneys". Christians in 7th and 8th centuries A.D. have built underground cities to protect themselves against invading Arabs and those against the new religion. Along with history, nature and traditional architecture, the region offers an important potential for tourism.

Kucuk Ihlara: Gomeda Our first stop is Sinassos, known today as Mustafapasa. Located 6m south of urgup, this town was once predominantly Greek. The 19th century churches of St.George, St. Basilius and St. Nicolas are open to the public. The Gomeda Valley-also known as seytan Deresi (Devil Stream) or Kucuk Ihlara-lies to the west. It is home to two nameless churches and ruined homes. The valley was once a dovecote, and you can still see pigeons here in the summer.


One enchanted valley: Pancarlik Our next stop is Pancarlık Valley, located to the south of Ortahisar on the right side of the Urgup-Mustafapasa road. The silence of the valley can be unnerving. It was first settled by Christians in the 9th century. You must visit the Sarica and Pancarlik churches. Sarıca is thought to date from the 10th and 13th centuries. The church is being restored by Magic Life and Vasco tourism. Pancarlık dates to the second half of the 11th century. The wall paintings and writings belong to a single artist who used a wide variety of styles. A series of friezes tell Bible stories. Each frieze is flanked by depictions of saints.


Night excursions

Natural formations and fairy chimneys hide pleasant surprises to its visitors at different hours of the day. One of those is surely the surprise at night.


Of fairies and men

During night walks, let your imagination loose and listen to hearsay. One legend has it that at one time in Cappadocia fairies and men used to live together in a most friendly fashion. Fairies used to help men in many ways, singing in their wedding feasts, entering in the spirit of grape juice to make them tipsy.


Copper to blue skies

Dispensed around the church of John the Baptist in Cavusin, there are 12 churches and chapels carved in rock at Gulludere where hermits used to live. Nocturnal song birds and stars will accompany you all through your walk.


10 in a basket

The weather is great, the sky blue. The balloon fills and we get into the basket one at a time. We rise a few metres in a few seconds. The fairy chimneys look like soldiers in formation. Cappadocia, the Grand Canyon and the Himalayas are ideal places to view from a hot air balloon. The valleys, cliffs, and precipices take shape below. Hundreds of years of rain, snow, floods, mud and erosion created this natural wonder. The Persians once had control of Anatolia and called this the Country of the Beautiful Horses, or Kappatukya. All the pretty horses are gone, but the bewitching people remain.


Not the champagne, the scene

Turkey's longest river, the Kizilirmak, cuts the Avanos region in two. We enter the Kizilcukur Valley. The valleys between the tufa cliffs are filled with onion fields and vineyards. We see our shadow on the rocks, floating only two metres above the ground. A field squirrel scampers into his home in the onion field. A large Eagle Owl flies out from a hollow across the valley into another cleft. We rise again towards Urgup and its castle. The crew is waiting for us. We descend, and they grab hold of the basket. For over an hour, we have been airborne and seen indescribable wonders. A table laid with a white tablecloth and covered with champagne bottles await us. We raise our glasses to the beauty of the Cappadocia view.



Notes for your diary
Plane, bus or rail may be taken to Nevsehir. Flights are to Kayseri from where you take a bus or hire a car. Buses from istanbul, Ankara, İzmir and other major cities will take you directly to Uchisar, Avanos and Goreme in the region.
Where to stay
Perissia Hotel Tel: 0384-341 29 30. Ataman Hotel Tel: 0384-271 23 11. Buyuk Avanos Hotel: Tel: 0384-511 35 77. Kapadokya Lodge Hotel Tel: 0384 213 99 45. Sinasos Hotel Tel: 0384-353 50 09. Dedeman Kapadokya Tel: 0384-213 99 00

Tuesday, March 20, 2007

Bodrum: Between fantasy and reality

Bodrum casts a magic spell. It exerts a lasting fascination on everyone who visits, irrespective of age, nationality or sex.Bodrum retains its charm despite the crowds and development. Women feel more beautiful, men feel more intriguing. This is Bodrum's spell. The sun shines differently there. The nights are longer, the drinks more enjoyable. And then there is love in Bodrum ... You have to experience it to truly understand the attraction of Bodrum.
Bodrum'da bir tılsım var. Yaş, milliyet, cinsiyet ayırımı yapmaksızın geleni gönülden bağlıyor ve bir daha da bırakmıyor. Bu çekimde acaba binlerce yıla uzanan tarihi mi, gündüzü ayrı gecesi ayrı güzel koyları mı, sıfır nemi ile sağlıklı havası mı, serin mavi suları mı, inanılmaz gün batımı mı rol oynuyor bilemiyorum. Galiba hepsi ve hatta daha fazlası...Bozuldu da dense, kalabalıktan geçilmiyor da dense Bodrum tek ve özel olma ayrıcalığını her zaman koruyacak. Bodrum'a gelen kadınlar kendilerini daha güzel, erkekler daha havalı hissedecek. Bodrum'un büyüsü bu. Orada güneş farklı parlar. Geceler daha uzun, içkiler daha keyif vericidir. Bir de aşklar, Bodrum aşkları vardır: "Dört günlük bir şeydi, yaşandı ve bitti" dense de hep hatırlanan. Bodrum'un insanı sarıp sarmalayan farklılığını anlamak için, onu mutlaka yaşamak gerekir.


A long history
Two meters under the narrow streets of Bodrum lies 5000 years of history. A few monuments attest to this history:The Bodrum Castle was built by the Knights of St. John of Rhodes in the 15th century against Ottoman incursions.The Roman theatre, which could seat 12,000 spectators, offers a magnificent view from its hilltop location.The Mausoleum of Halicarnassos, one of the seven wonders of the ancient world was built in the 4th c B.C. and was destroyed by an earthquake in the 14th century.


A Southern Area

Gümbet (3 km) A wide shoreline, warm sea make this a popular location. Filled with hotels and motels.Bitez (10 km) A sand beach, cool water temperature and sports facilities make this a favorite of the young crowd. Ortakent (12 Km) The shore is mixed sand and pebbles. Ideal for those who love to swim and do water sports. There are hotels, motels and pensions in the verdant bay.Akyarlar (8 km) Preferred by families for its shallow, warm sea, but accommodations are limited.

Western Area

Turgut Reis (20 km) Named for a famous Ottoman admiral, this bay offers every type of accommodation.Kadı Kalesi A natural shoreline, beautiful sunsets and luxury holiday villages make this a rapidly developing spot.Gümüşlük Popular for seaside fish restaurants and pensions.Yalıkavak Cool summer breezes, stylish hotels and restaurants characterize this bay.

Northern Area

Torba (5 km) One of the most beautiful bays with many pensions.Gölköy (13 km) Clean sea, pretty sandy breach and delicious food.Türkbükü (15 km) Small piers are transformed into romantic restaurants at night. You can find seasonal rentals, motels and pensions.



Nerede kalınır / Where to stay

Sea Garden: P.O. 3 Yalıçiftlik 48400 Bodrum Tel: 0252- 368 90 10 Manastır Hotel: Barış Sitesi Bodrum Tel: 0252-316 28 54 Golden Beach: Palamut Mevkii Turgutreis Bodrum Tel: 0252-382 73 21 The Marmara Bodrum: Yokuşbaşı Mevkii Sulu Hasan Cad. PK. 199 Tel: 0252 313 81 30 Queen Ada: Kilise Mevki, No:28 Torba Tel: 0252- 367 15 98

Yararlı birkaç numara/ Some useful numbers

Marina Tel: 0252-316 25 31 - Karada Marina Tel: 0252-316 18 60 Turizm Bürosu-Tourism Office Tel: 0252-316 10 91 Menderes Havaalanı-Menderes Airport (izmir) Tel: 0232 429 14 10 Dalaman Havaalanı- Dalaman Airport Tel: 0252 692 52 93 Bodrum Havaalanı-Bodrum Airport Tel: 0252 536 65 65 Otobüs Terminali - Bus Terminal Tel: 0 252 316 26 37

Friday, March 16, 2007

Burası Aşçılık Okulu

Aşçılık okulunda dersler nasıl işleniyor sanıyordunuz ki..?! :))))









Monday, March 12, 2007

İlginç Balonlar








Siz siz olun umutsuzluğa kapılmayın ...!!!


Altın Tapınak







Wudang Dağı'nın ana tepesinde bulunan "Altın Tapınak", Çin'de koruma altında alınan bronzdan yapılmış ve altın kaplamalı en büyük tapınaktır. Beş metre yüksekliğinde ve dört metre genişliğinde olan "Altın Tapınak", kusursuz bir şekilde inşa edilmiştir ve içeriye rüzgar bile sızmaz. Bu tapınakta bronzdan yapılmış ve üzeri altın kaplama 10 ton ağırlığında "Taoizmin Tanrısı Zhenwu" heykeli var. Kayıtlara göre; bu tapınak, 20 ton bronz ve 300 kilo altın kullanılarak Beijing'de inşa edildikten sonra, Wudang Dağı'na taşınmıştır. "Altın Tapınak"ın iyi bir iletkenden yapıldığı için, üzerine sıkça yıldırım düşmektedir. Fakat, yıldırımlar tapınağa hiç zarar verememekte, aksine daha da parlaklık kazanmasına neden olmaktadır. Bu, mucizevi bir durumdur.

Saturday, March 10, 2007

İşte Burdayım.. :)

Nasıl yaparım, takip edebilir miyim, sıkılır mıyım derken bloglara bir şekilde bulaştım...
Açıkçası çok da keyifli... Paylaşımlarda bulunmak, yeni dost ve arkadaşlar edinmek.. :)
İşte bugün ikinci blogumu da hayata geçiriyorum... Laf aramızda bu defa ki girişimim tamameeenn duygusal... :))))

Destekleyen tüm dostlara sonsuz teşekkürler... ;)

ATATÜRK'ÜN RİCASI

Ey milletim, Ben Mustafa Kemal'im... Çağın gerisinde kaldıysa düşüncelerim, Hala en hakiki mürşit, değilse ilim, Kurusun damağım dili...